Sessizliğin Hazin Sonu

315 37 178
                                    

******

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

******

Sessizliğin birçok anlamı vardı.

İlvermony'e bir kere bile gittiyseniz sessizliğin bu anlamlarını bilirdiniz. Eğer bilmiyorsanız yüksek ihtimalle o derste arka sıralardan birinde uyuyordunuz.

Snape çiftliğindeki sessizlik işte sırf bu yüzden genç cadıyı rahatsız ediyordu. Can alıcı bir sessizlik vardı ortada. Küçük bir harekette tüm ev başlarına yıkılacak gibiydi. Hatta nefes alışveriş hızlarının değişmesi bile bunu için yeterliydi.

Babası eve geldiğinden beri tüm aile fertleri farklı zaman dilimlerinde ya da farklı mekanlarda yemek yiyordu.

Severus Snape ve Harry Potter arasındaki gerilim eskisine göre daha keskindi. Sebebini öğrendiğindeyse kardeşini sakinleştirecek hiçbir şey söyleyememişti. Hem ne diyebilirdi ki?

Asla baba sevgisi görmemiş, aksine hırpalanmış, ona düşmanı gibi davranan adamın bir kere bile olsa Draco'ya gösterdiği şefkatin binde birini ona sunup sarılmasını isteyen bir çocuk babasının her şeyi unutup okulun ortasında vaftiz oğluna sarılmasını izlemişti.

Ona ait olması gerekenler düşmanı olarak gördüğü çocuğun avuçları arasındaydı. Her zaman.

"Helen?"

Yanaklarını ıslatan yaşları silip mendillerini ortadan kaldırdı. Hiçbir şey olmamış gibi kardeşine dönerek "Harry, gelsene." dedi.

Yerde oturan kız kardeşinin yanına oturup sırtını yatağa yasladı. "Ne yapıyorsun burada?"

"Oturuyorum. Asıl sen ne yapıyorsun akşam akşam?"

"Odamda yapacak pek bir şey bulamadım. Annabel'i de rahatsız etmek istemedim. Biliyorsun işte..."

"Bana kaldın yani?"

"Hayır öyle değil."

"Şaka yapıyorum. Aramızdaki sorunların yazılı olduğu defter çoktan kapatılıp tozlu raflar arasında yerini aldı. Ama bu seninle uğraşmayacağım anlamına gelmiyor küçük kardeş."

Harry gülerek dizlerini kendine çekti. "Benimle uğraşmayı bırakırsan öleceğini ya da öleceğimi düşünmeye başlarım."

"Lütfen ölümden bahsetme. Çünkü tam olarak son süratle o seviyeye doğru ilerliyoruz ve bunu duymak bana tuhaf hissettiriyor."

İkisinin de gözleri buğulanmış yavaş yavaş yerini Ay'a bırakan Güneş'i izliyorlardı. Çenelerini dizlerine yaslamış sanki dünyanın en iyi yaz tatillerinden birini geçirmemiş gibi somurtuyorlardı.

"Her şey iyi bir tatil değilmiş dimi? Şu an bok gibi hissediyorum." dedi Helen burnunu çekerek.

"Duygularımız karşılıklı ablacım." diye karşılık verdi. "Sana bir şey sorabilir miyim?"

SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin