"Otur Harry. Herkes otursun lütfen."
Salonun yarısını Weasley ailesi doldururken tekli koltukların birinde Regulus birinde de Hermione oturuyordu. İkili koltuğa sıkışan Remus, Sirius ve Harry'le de kadro tamamdı.
"Aramızda yabancı ya da Harry'e uzak olan birisi olduğunu düşünmüyorum. Belki siz Harry'e ya da Harry size yakın. Bir noktada birbirimizi diğer insanlara nazaran daha iyi tanıyoruz."
Sirius, adamın lafı dolandırmasına göz devirerek bayılma taklidi yaparak başını dengesiz bir şekilde Remus'un omzuna düşürdü. "Ben Gellert Grindelwald'ı şöyle yenmiştim... Hey gidi gençliğim de der mi sence?" Remus ortamın bir anda ciddiyetini bozan arkadaşını omzundan itip gülen gözlerle başka biri onun saçmalıklarını duydu mu diye etrafı kolaçan etti.
İçinden attığı gereksiz kahkahaları durdurmayı başardığında tekrar dikkatini bilge büyücüye verdi.
Kaçırdıkları bir kısım olup olmadığını anlamaya çalışırken adamın hala Harry ve hepsinin arasındaki bağdan - sevgi bağından bahsettiğini fark ettiğinde ne kadar istemese de Sirius'a hak verdi. Ne söyleyecekti de lafı bu kadar sündürüyordu?
"Albus! Yapma. Hiç sırası değil. Severus kendine gelsin sonra anlatırsın. Akşama kendini toplamış olur zaten. Bu acele neden ?"
"Neden acelemiz olduğunu benim kadar sende biliyorsun. Lily'nin yaptığı yıllardır Harry'i koruyan kalkan yok olma raddesine geldi. Sadece evin etrafını saran bir çember çocuğu koruyamaz. Hem Severus yokken konuşmamız daha kolay olur."
Regulus sıkıntıyla nefes vererek yaşlı büyücüye boyun eğdi. Belki de haklıydı. Severus'un ilk yüzleşmede çocukla aynı odada olması oldukça zora sokardı her şeyi.
"Teşekkürler Regulus." Albus nereden başlayacağını bilemezken son isimde aralarına katıldı.
Minerva McGonagall.
"Beni neden buraya apar topar çağırdığını anlatacak mısın Albus?"
Yaşlı büyücü işaret parmağıyla üst katı işaret ederek "Severus bir gündür baygın şekilde Regulus'un odasında yatıyor. İlgini çeker diye düşündüm."
"Ne?" Kadın endişeyle ayaklandığında yaşlı büyücü onu geri oturttu. "Önce konuşmamız gereken hepimizi özellikle de Harry'i ilgilendiren bir konu var ve senin de burada olmanı istiyorum."
"Severus yukarıda o şekilde yatarken mi?"
"Seni temin ederim durumu gayet iyi. Sadece dinlenmeye ihtiyacı var."
Ron kıkırdayarak Harry'nin kulağına eğildi. "Adam ölüm uykusuna yatmış gibi, ne dinlenme ama." Harry gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp yanaklarını şişirirken Remus tek kaşını kaldırarak koltuğun arkasında dikilen Ronald'a döndü.
"Şşhşh!"
"Sağ ol Remus. Az öncede duyduğunuz gibi Lily Potter'ın yıllar önce sevgi gücüyle yarattığı eski bir büyüden ibaret olan ama yıllardır Harry'i koruyan teyzesinin evinde onu güvende tutan kalkan yok olmak üzere. Çemberin şu an ki boyutu Harry'i koruyabilecek büyüklükte değil."
"Ama Dumbledore sen reşit olana kadar -"
"Ahh evet haklısın Remus öyle demiştim." Gözlüklerini düzelterek adam sözünü kesmemiş gibi konuşmaya devam etti:
"Ne yazık ki? Kalkan beklediğim kadar güçlü çıkmadı. Çünkü Harry ve Lily arasındaki kan bağı çok zayıf."
"NE?" Remus bir anda ayağa fırlayan çocuğu tekrar kolundan tutup oturttu. "Harry sakin ol. Devam etmesine izin ver."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
FanfictionOğlumun en yakın düşmanı ben miyim? *Severitus Hikayesi* *Bu bir hayran kurgudur. Harry Potter J. K Rowlinge aittir.