-Annabel..!
Londra sokaklarında elleri ceplerinde dudağında tek bir kelimeyle bitik bir halde yürüyordu. Kadının adını bağırmayı saatler önce bırakmıştı. Sadece boşluğa fısıldıyordu.
-Annabel
Hogwarts'tan çatlak kazana kadar hiç durmadan yürümüştü. Kadın arkasına bakmadan okuldan koşarak çıktığında onu durdurmak için elinden tek gelen şey adını seslenmekti.
Bir anda gözden kaybolmasına anlam veremezken vitrin camlarından yansıyan görüntüsüne hasretle baktı. On sekiz yaşındaki Severus'u hiç bu kadar bitkin görmüyordu.
-Nerdesin Annabel?
-ANNABEL!
Sokaktaki insanlar teker teker yok olurken etrafını saran küçümser kahkahayla kendini savunmasız hissetti.
Ceplerini karıştırdığında kendini savunacak hiçbir şeyi olmadığını gördü. Asasını nerede bırakmıştı?
-Bunu nasıl yaptın Severus? Bize bunu nasıl yaptın? Kahkahanın ardındaki tanıdık ses ruhunu paramparça ederken söylemekten asla bıkmadığı ismi tekrar haykırdı:
"Annabel nerdesin? Bak ben gelirsen anlatabilirim. Neden yaptığımı anlatabilirim."
"Onu benden nasıl aldın Severus? Oğlumu benden nasıl aldın?"
Ayaklarının altındaki asfalt kırmızı renkteki suyla yıkanmaya başladığında sokak sessizliğe gömüldü.
-ANNABEL!
Kan ter içinde başını uyuduğu yastıktan kaldırırken son kez haykırmıştı kadının adını.
Nefes nefese üstündeki sırılsıklam olan tişörtü çıkarıp yanına koydu. Uzun süredir onu kaybettiği rüyalar görmüyordu.
Bu ilkti ve en gerçekçi olanıydı.
Battaniyeyi üstünden atıp ayağa kalktı. Yüzüne bolca soğuk su çarptığında aynadaki görüntüsünden aceleyle uzaklaştı.
Yeni bir tişört giymek yerine ince bir hırka giyip aşağı indi.
Saat daha sabahın beşiydi. Güneş gökyüzündeki yerini tam anlamıyla yeni almıştı.
Ocakta tıkırdamaya başlayan nane limonun altını kapatıp büyük bir porselen kupaya koydu.
Camın önündeki kitap okuma köşesine oturup yavaş yavaş canlanmaya başlayan Londra sokaklarını izlemeye başladı.
Rüyasında genç Severus'un defalarca arşınladığı sokaklar...
"Erkencisin!" Mutfak fayansalarına çarparak tüm odayı saran otoriter kadın sesine aldırmadan çayını içti.
"Ne halin varsa gör Severus. Her zaman olduğu gibi burnunun dikine git. Beni duyma, umursama." Adam son iki kelimeyle başını yasladığı camdan çekip kadına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
Fiksi PenggemarOğlumun en yakın düşmanı ben miyim? *Severitus Hikayesi* *Bu bir hayran kurgudur. Harry Potter J. K Rowlinge aittir.