Gerçek Aşk...

489 35 389
                                    

1 Aralık, 1996

Gryffindor ortak salonunun tıka basa dolu olduğu, nefeslerin birbirine karıştığı, şömineden yayılan çıtırtıların insana huzur verdiği dönem sonunda gelip çatmıştı. Kar yağışı başlamış, çoktan uyumuş olan Hogwarts sakinlerini sabah bembeyaz bir görüntüyle karşılamak için ara vermeden okul arazisini boyuyordu bulutlar.

Elindeki eski püskü iksir kitabına gömülmüş, tüm dünyayla bağlantısını kesmiş olan genç adam kitabın elinden alınmasıyla oturduğu yerden fırladı.

"Ne yapıyorsun Hermione?"

"Bu kitabı bırakacağını söylemiştin Harry. Ama hâlâ sende. Bana karşı dürüst olduğunu sanmıştım. Bu kitapla yaptığın iksirler ne adil ne de mantıklı. Oradan öğrendiğin büyülerden bahsetmiyorum bile. Hem başkasına ait bir kitabı taşımak ne kadar doğru?"

Genç büyücü arkadaşının elinden sertçe kitabını çekip aldı. "Annem, sesini alçalttı, kitabın bende kalmasında hiçbir sakınca olmadığını söyledi. Bazı düzenlemeler yaptıktan sonra onu bugün geri bana teslim etti. Melez Prens konusuna gelecek olursak eğer annem bunu düşünmeme gerek olmadığını, kitabın asıl sahibinin onu bana seve seve vereceğini söyledi. Kısaca kitap bende kalıyor. Seni neyin rahatsız ettiğini anlamıyorum Hermione? Sıvı şansı benim kazanmam mı sorun? Yoksa iksirde seni geçmem mi?"

Kız arkadaşının kolunu tutarak onu geriye çeken kızıl saçlı büyücüye göz devirerek eşyalarını toplamaya başladı sağ kalan çocuk. "Kimi kimden koruyorsun Ron? Komiksin gerçekten." dedi. Buğulanan gözlerini kaçırarak çantasını omzuna taktı.

"Değiştin Harry. Farkında mısın? O slytherinli manyaklarla takıla takıla değiştin. Slytherinlilerle ne işin var daha onu da çözemedim zaten. Senden ilişkimizi gizledik diye bize darıldın, onu anlıyoruz. Ama bu kadarı fazla dostum. O kan saplantılı tiplerin yanına kendin gittiğin yetmiyor kız kardeşimi de götürüyorsun."

"Ben kimseyi zorla bir yere götürüp görüştürmedim bu bir. İkincisi ise genelleme yaparak sakın bir daha konuşma! Çünkü bir dahakine aileme hakaret sayarım. Annem, babam, ablam hepsi slytherin. O yüzden sakın Ron, sakın. Ayrıca sizin adınıza mutluyum. O defteri kapatıp kaldırdım. Yakışıyorsunuz." dedi, geçitten geçip ortak salondan çıktı.

"Nereye gidiyor gecenin bu saatin de? Yasak çoktan başladı değil mi?"

"Daha beş dakika var Ron. İşte bu yüzden bizimde koridorlarda gezmemiz gerekiyor." diyerek montunu giydi. Kız arkadaşının gözlerindeki parıltı büyücüyü tedirgin etse de lafını ikiletmeden peşinden gitti.

"Nereye gidiyoruz Hermione? Bu ters bir başlangıç gibi gözüküyor." dedi, göğsündeki sınıf başkanı rozetini düzelterek.

"Harry'nin nereye gittiğini merak etmiyor muydun? Onu öğreneceğiz."

Her zaman grup olarak buluştukları sınıfta genç adamı bekleyen cadı artık gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştı.

"Ah Panys! Tam bir aptalsın. Daveti tamamen seninle alay etmek içindi." diye kendi kendine söylenerek dizlerine sürtünen hırkasını giyip kapıya doğru yürümeye başladı.

"Ne o gidiyor musun? Beni ekmeyeceksin değil mi?" Açılan kapıya yaslanmış kendisine bakan gözlüklü genç adama gülümseyerek geri masaya oturdu.

"Geç kaldın Potter? Gitmemem için bir sebep söyle?"

"Seni beklettiğim için özür dilerim desem." Büyücüden duymayı asla beklemediği kelimeleri hazmetmeye çalışarak hırkasının kollarını katladı.

SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin