-Anne....
-Anne... Lütfen.. Lütfen gitme.
-Korkuyorum anne! Çok korkuyorum!
-Anne lütfen!!
Kilometrelerce uzakta Privet Drive 4 numarada yankılanan çığlıklar dört duvarı saran sessizlik büyüsüne çarparken Grımmauld Meydanı'nda iki yetişkin, nefretine söz geçiremeyen adam birbirlerini lanetlemek üzereydi.
"Canın cehenneme Black!" diyerek aralarına giren Regulus'u itip beyaz tahta kapıya ilerledi.
Aylar önce başına musallat olan, bir türlü kurtulamadığı baş dönmesiyle kapı pervazına tutundu.
Başını öne eğdi, gözlerini kapattı.
"Severus!" Kafasının içinde yankılanan bilge büyücünün sesiyle derin bir nefes aldı.
"Yalnız kalmak istiyorum."
"İnine mi kaçıyorsun Sümsüküs? Desene biraz manzaramız düzelecek."
"Sirius!" Öldüğü zaman günlerce ağladığı kardeşi karşısında dikilmiş boş gözlerle adını haykırıyordu. Öfkeyle birkaç adımda burnunun dibine girdi.
"Sen bu sümsüküsü bana mı tercih ediyorsun Regulus? Abini yok mu sayıyorsun?"
"Sen asla büyümeyecek bir çocuksun!" diye tıslayarak Severus'un kolunu tuttu, yavaşça toplantı için kullandıkları oturma odasından çıkarıp uzun ve dar hole kadar eşlik etti.
"Bir şifacıya görünmen gerek Sev. Tamam Popy olmaz diyorsun anlıyorum, hemen McGonagall'ın haberi olur. Sabah akşam başının etini yer. Ama hiç değilse St. Mungo'ya gitsen. Bu kaçıncı baş dönmesi? Geçen haftaki bayılmanı da sayarsak tam tamına on bir kez yığılıp kaldın. Her stres altına girdiğinde başın dönüyor. Bunun sonu nereye varacak? "
"Reg-"
"Ben yakından ilgileneceğim Regulus. Senin aklın onda kalmasın. Dün gece konuştuklarımızı unutma ve en kısa zamanda görüşelim." Yaşlı büyücü seyahat pelerininin yakasını düzelterek yanlarına gelmiş, siyahlar içindeki halsiz, her zamankinden daha yorgun görünen eski dostunun konuşmasını kesmişti.
"Gidelim mi Severus?"
Kuzgun karası gözler kasvetli koridorda kaybolurken yaşlı büyücüyü delip geçen bakışları fark etmemek elde değildi.
"En yakın zamanda kontrolleri yapıp yanına gelirim. Hogwarts'a gelmek benim için büyük zevk."
Severus eski kapı kulpuna asılarak zar zor kapıyı açtı ve sadece iki adamın duyacağı bir tonda fısıldadı.
"Artık çocuk değiliz ve Hogwarts'ta bizim için bir cennet değil. Sürekli yanan ateşe odun taşımak zorunda olan birer figürüz."
❄️❄️❄️
Regulus griye boyadığı saçları ve dikdörtgen gözlükleriyle oldukça farklı görünüyordu. Bıraktığı bıyık ve çene kemiği boyunca ilerleyen ince, sivri bir sakalı vardı. Muggle berberin dediğine göre adı çapa sakaldı. Sahi o sırada adı pek de umurunda değildi. Oldukça farklı ve çekici görünüyordu.
Karanlık Regulus'tan geriye hiçbir ayrıntı kalmamıştı. Hogwarts'ın koridorlarında elini kolunu sallayarak ilerlerken tabloların fısıltıları da bunu onaylıyordu.
Devasa altın heykel dönerek yükseldiğinde en son öğrenciyken - o da bir kez - girdiği müdürün odasını görmek için heyecanlıydı. Küçük bir çocuk gibi içi içine sığmıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
FanfictionOğlumun en yakın düşmanı ben miyim? *Severitus Hikayesi* *Bu bir hayran kurgudur. Harry Potter J. K Rowlinge aittir.