Çiçekler

323 37 246
                                    


🌺🌺🌺🌺🌺

Gün ışığı beyaz çarşafların arasında esnemeye çalışan adamı selamlıyordu. Tamamen kendisine zıt olan renklerin arasında, yabancı bir yatakta uyanmıştı.

Dün geceye dair hatırladığı tek şey Annabel'in gömleğini çıkarmasına yardım etmesiydi. Sonra...

-Bir dakika! Yattığı yerden fırlayıp boy aynasında vücudunu incelemeye başladı. Az önce sırt üstü yatıyordu. Bu aylardır yapamadığı bir gerçekti.

Elini pürüzsüz göğsünde gezdirdiğinde sadece birkaç yara izini kaldığını fark etti. Onlarda dokunmadığın sürece gözle görülmüyordu. Göz kenarlarında ve alnında oluşmaya başlayan kırışıklıkların azalması da bunun yanında ekstraya giriyordu. Derin bir nefes alarak sırtını aynaya döndü, omzunun üzerinden birkaç aydır onunla birlikte olan, günlerini zehir eden yaranın yerini inceledi.

Gitmişti. Orada olduğuna dair küçük bir iz bile yoktu.

Yıllar sonra sarhoş olmayı yeğlemiş onunda sabahında daha dinç ve iyi görünümlü biri olarak uyanmıştı. Kabul, hala yaşını gösteriyordu. Ama artık daha fazlası yoktu.

-Annabel... Tanrım! İnat cadı. En sevdiğim pastayı alıp gelmenden bir şeyler çevirdiğini anlamalıydım, diye aynadaki yansımasına hırlarken uzun beyaz parmakları saçlarının arasında geziniyordu.

-Lanet olsun! Daha sağlıklı görünüyorlar.

Karısının güçlerinin her zaman farkındaydı. Ama bu denli başarı gösterebildiğini hiç düşünmemişti. Kendini toparlayarak koltuğun üzerindeki katlanmış beyaz gömleğini aldı. Gömleğin sırtı dün ki sızlamalarının kanıtı olarak kıpkırmızıydı. Bu yüzden cübbesini giyip kadının şöminesinin kendi odasındaki şömineyle bağlı olup olmadığını kontrol etti.

Hiçbir kalkan bulamadığında karısının gizliden gizliye adımlarını takip ettiğini yeni öğreniyordu. Cadı her zaman ondan bir adım öndeydi.

Şömine aracılığıyla kendi özel kamarasına geldiğinde üzerindeki kumaş parçalarından kurtulup hızlı bir duş alıp çıktı.

Dolabından her biri aynı olan cübbelerinden birini alıp yatağın üzerine attı. Havluyla saçlarını kurularken özel cinini hizmetine çağırdı.

-Pop

"Efendi Snape ne emreder?"

"Bayan Potter- Snape'e kahvaltı tepsisi götürmeni istiyorum. Kahvaltı da neleri sevdiğini eminim benden daha iyi biliyorsundur."

"Başka bir arzunuz?"

"Birkaç beyaz frezya koy tepsiye."

"Emredersiniz."

-Pop

Cama vuran yağmura gülümseyerek cübbesini ve pantolonunu giyip ders programını kontrol etti. Öğlene kadar boştu ve kadını görmesi gerekiyordu.

Annabel'in ofisinin bulunduğu kata geldiğinde bir anda önünde beliren kendine ait cinle geriye sendeledi.

"Ne halt yiyorsun?!"

"Özür dilerim efendi Snape. Ben sadece-" Başını öne eğmiş ayaklarıyla bakışan cine hakaret etmek istemiyordu. Karanlık Lord'un yanında kaldıkça her canlının hayatlarındaki değeri daha iyi görüp anlıyordu. Ama sabrını son zamanlarda oldukça zorlayanlardan biri de o idi.

"Sen sadece ne?"

"Ben kahvaltının teslim edilemediğini söyleyecektim."

"Ne? Neden?"

SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin