"Asi ve ben uzun yıllardır birbirimizin her anında birlikteydik aslında."
Alaz'ın ciddi bir şekilde konuşmaya başlaması masadaki herkesin dikkatini anında ona yönlendirmesine neden olmuştu. Asi şampanyasından bir yudum daha alırken, masadaki sessizliği Alaz'ın cümleleri bölmeye devam etmişti.
"Tıpkı söylediği gibi beş yaşındaki halini bile biliyorum onun. Tabi o da benim her halimi biliyor." diye devam etti Alaz kendi kendisine gülümseyerek. "Bütün o salak hallerimi bile biliyor olması, benim açımdan bazı anlarda dezavantajmış gibi görünse bile, aslında sahip olduğumuz şeyden oldukça memnunum. Birbirimizi bizden daha iyi kimse tanıyamaz çünkü. İçimdeki gerçek beni bilen belki de tek kişi Asi."
"Biz başka birini mi tanıyoruz yani bro?" diye sormuştu Birand muzip bir gülümseme eşliğinde araya girerken. Onun bu esprisi masadaki herkesi güldürmüştü.
"Kısmen." dedi Alaz bu soruyu dürüst bir şekilde yanıtlayarak. "Size gösterdiğim kadarını tanıyorsunuz diyelim."
"Peki Asi?" dedi Mert gözleri kızın üzerine doğru çevrildiğinde. "Ona ne gösteriyorsun?"
"Ona bir şey göstermeme gerek yok." dedi Alaz net bir ses tonuyla omuzlarını silkerek. Bakışları sağ tarafında sessizce oturan kıza doğru sevgi dolu bir parıltıyla çevrilmişti hemen sonrasında. Asi de ona doğru baktığında ikilinin gözleri hemencecik buluşmuştu. "O zaten o güzel gözleriyle bana baktığında tüm benliğimi görebiliyor."
"Ay resmen Alaz bile gözüme sevimli geldi şu anda." demişti Cansu kalbini hülyalı bir şekilde tutarak. "Normal mi bu?"
Kızın bu esprili sorusu herkesi yeniden güldürürken, Asi de ona bakıp kıkırdamış ve ardından bilmiş bir gülümseme eşliğinde Cansu'ya yanıt vermişti.
"Benim sevgilim zaten sevimli."
Alaz bu beyan ile beraber pis pis sırıtarak Cansu'ya kendisini beğenmiş bir bakış attıktan hemen sonra kolunu doladığı kızı bir kez daha kendisine doğru çekerek başına sesli bir öpücük kondurdu.
"Burada sevimli olan bir şey varsa eğer, o da sensin yavrum." dedi Alaz geri çekildiğinde kocaman gülümseyerek kıza bakarken. Hemen sonrasında Asi ona utangaç bir gülümseme hediye etmiş ve Alaz ise derin bir nefes vererek bu yemeğin kendisine yaşattığı tüm o gerginlikten kurtulmuştu. "Nerede kalmıştık?"
"Birbirinizi ne kadar iyi tanıdığınızdan bahsediyordun." diye hatırlattı Filiz ilgili gözlerle ikiliye bakarken. "Peki nasıl sevgili oldunuz?"
"Orasını hiç sormayın." dedi Alaz muzip bir şekilde bu soruya yanıt vererek. "Çok süründürdü beni. Ama neyse ki, bir yerden sonra acıdı halime."
"Abartıyorsun." demişti Asi mahcubiyet dolu bir gülümseme eşliğinde. Herkesin gözlerini üzerine dikmesi onu germeye devam etse bile rahatlamaya çalışıyordu. "Gelip bana beni sevdiğini dürüstçe söylemeni bekledim sadece."
"Söylemekten başka her şeyi yaptı." demişti Tolga gülerek Alaz'ı işaret ederken. "Asi'nin doğum gününde, benim mekanda sürpriz bir doğum günü partisi düzenledi. Kabus gibi bir hazırlık süreciydi doğrusu. O geceden sonra çalışanlarıma üç gün kafa dinleme izni vermek zorunda kaldım."
"İki tane balonu bile zor şişirdiniz." demişti Alaz anında kendisini savunarak. "Çaldığınız tüm o zevksiz müziklerden bahsetmiyorum bile. Neyse ki kendi playlistimi hazırlamıştım."
"Al işte."
"İngiltere macerası ne oldu peki?" diye sordu Emre meraklı bir tavırla kaşlarını havaya kaldırırken. "İlerde belki geri dönme gibi bir durum olabilir mi?"