MayAteş'in Hikayesi Bölüm 3

743 35 8
                                    

 hepinize iyi okumalarr :)

Medya Maya Ve Ateş :))

Sabah yine annemin sulu öpücükleri ile uyanmıştım. Daha elimi yüzümü bile yıkamadan nasıl oluyor da tiksinmeden defalarca kez öpüyor anlamıyordum. Sanırım annelik duygusu tiksinme duygusunun önüne geçiyordu.

Ama bugün diğer günlere göre gerçekten çok daha fazla yorgundum. Çünkü dün bütün gece o kitabı okumuştum. Aslında ilk başta, ilgimi çeken o hikâyeyi tekrar okuyup o kitabı ait olduğu yere yani bodruma o sandığın içine koymayı planlıyordum. Ama okudukça beni içine çekiyordu. Evet, bilim kurgu fantastik kitaplara bayılırdım ama bu kitap öyle değildi. Bu... Farklıydı.

Her ne kadar itiraf etmekten nefret etsem de artık bu kitabın uydurma olmadığını düşünmeye başlamıştım. Ama her ne kadar öyle düşünmeye başlasam da içimdeki mantıklı düşünen taraf her zaman daha ağır basıyordu.

Elimi yüzümü yıkayıp gar dolabın önünde durdum. Elime üzerinde beyaz desenleri olan mavi mini eteğimi, onun üzerine de siyah uzun kollu dar tişörtümü aldım ve hemen üzerime geçirdim. Saçlarımı da maşayla hafif dalgalandırıp parlatıcı ve aylaynır sürüp aşağıya indim.

++++

Arabayı okul garajına park edip indim. Telefonumdan mesaj sesi gelince hemen elime aldım. Onur. Yine ne saçmalayacak acaba diye düşünürken mesajı açıp okumaya başladım.

Gönderen: Geveze :D

Öncelikle günaydın prensesim. Bugün okulu asıp bir şeyler yapmak istiyoruz. Tabi sizi de aramızda görürsek son derece mesut oluruz. Lütfen bizi kırmayın. Bu değerli gününüzü bize ayırır mısınız?

Deyip bir adres göndermiş. Bu çocuk tam bir kaçık. Cemre buna nasıl katlanıyor anlamıyorum.

Gülümseyip cevap yazacağım sırada bir şeye sert bir şekilde çarptım ve telefonumu yere düşürdüm. Kim olduğuna dahi bakmadan sinirle eğilip dağılan telefonumun parçalarını toplamaya başladım. Bir yandan da söyleniyordum.

Sonunda telefonun parçalarını toplamış ve birleştirmiştim. Doğrulup kim bu kör diye bakmak için başımı kaldırmıştım ki, bir çift kara göz alaylı bir bakışla beni süzüyordu. Sonra ciddileşerek;

'' ya sen ne kadar sakar biriymişsin.'' Dedi. Bense hala şaşkın şaşkın yüzüne bakıyordum. Benden cevap çıkmayınca devam etti. '' Hayır, yani tanışmak için bu kadar zahmete girmene gerek yok gelip sorman yeterli '' deyip ellerini göğsünde birleştirdi. İçimden kendime tekme tokat dalıp kendimi o aptal şaşkınlıktan kurtardım. Sinirle yüzüne baktım

'' bana çarpan sensin ama sakar olan benim öyle mi? '' diye tıslarcasına sordum. Cevap dahi vermeden olumlu anlamda başını salladı. Bu beni daha da sinirlendirdi. Bu durum onun gözlerinde ki alaycı ifadeyi tekrar ortaya çıkardı. Kendi kendime sakin olmam için emirler veriyordum. Birkaç dakika sonra sakinleştiğime karar verip derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.

'' bence sen benimle tanışmak için uğraşıyorsun. Hakkımda ne bilmek istiyorsan sorman yeterli. '' deyip yanından geçip gittiğim sırada konuşmaya başladı.

'' hakkında bir şeyler bilmem için sana sormama gerek yok. '' söylediği şeyle durup ona baktım hala aynı pozisyonda kolları göğsünde dikiliyordu. Evet, hakkımda herkesin bildiği şeyleri bana sormasına gerek yoktu.

'' o zaman şöyle düzelteyim. Benim hakkımda benim dışında kimsenin bilmediği şeyleri öğrenmen için bana gelmen yeterli. '' deyip yürümeye başladım. Aklıma gelen şeyle tekrar durup ona döndüm '' ama bir dakika o tür şeyleri neden sana anlatayım ki '' göz kırpıp tekrar yürümeye başladım. İşte bu sefer ben kazanmıştım.

İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin