MayAteş'in Hikayesi Bölüm 30

396 35 12
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR..

Bazen bazı anları hiç yaşamamış olmak istersin. Ve ya birilerini hiç tanımamış olmak. Ve ya da en kötüsü hiç var olmamış olmak istersin. Evet, hiç var olmamış olmak. Bazen öyle şeyler yaşarsın ki ' yok artık bu kadarı da fazla ' dersin. Ama ne zaman bu ve buna benzer bir cümle kursan hep bir kademe daha fazlası olur. Bazen öyle dolarsın ki ' ben bunu kaldıramam' gibi aptalca bir cümle kurarsın. Ama onu ve daha fazlasını kaldırırsın.

Böyle durumlarda gülümser ve dersin ki '' büyük konuşmuşum. Çok büyük konuşmuşum''.

Bende şuan öyle doluyum ki ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırmıştım. Yok, ya da artık şaşırmıyordum. Çünkü beş yıllık şaşırma kotamı birkaç hafta içerisinde doldurmuştum ve şaşırmıyordum. Şaşıramıyordum.

Ama karşımda duran gözlerime bakıp gülümseyen üç yıldır hocam olarak bildiğim, zaman zaman kıyasıya tartıştığım hocam şimdi geçmiş karşıma büyük büyük büyük babam olduğunu söylüyordu.

Ne tepki vermeliydim? Ne demeliydim? İnsanlar bu gibi durumlarda ne söylerdi? Ben ne söylerdim?

'' Zafer? Sen... Sen ne zaman geldin? Ve maya sana neden hocam dedi?'' babamın sorusuyla gözlerimi hocamdan -yani artık büyük büyük büyük babam olan hocamdan- çekip babama döndüm. Zafer mi? ah tabi ki takma isim kullanacaktı. Ne olmasını bekliyordum ki!

Duyduğum gülümseme ile gözlerimi tekrar hocama ya da büyük büyük büyük babama ya da her ne haltsa ona diktim. Otuz iki diş sırıtıyordu. Birden yıllardır ne kadar sempatik ve içten olduğunu düşündüğüm gülümseme bu gülümsemeyi görmemle yerini iticiliğe bıraktı.

'' ha şunu bileydin Aftiel '' Ateş'in sesini zihnimde duymamla bu sefer başımı ona çevirdim. Gülmüyordu veya sinirli değildi. Şaşırmışa da benzemiyordu. Kısaca hiçbir duygu veya ona benzer bir şey göremiyordum.

'' demek türümüz – yani benim dışımda ki türümüz - için kullandığın akıl oyunlarına devam ediyorsun düşmüş'' deyip yine gülümsedi 'three B'. Artık kısaca ona böyle söyleyecektim. Büyük büyük büyük baba gibi kelime zincirini tekrar tekrar kullanmaya hiç niyetim yoktu. Hoş olsa bile ona büyük baba demeye hiç niyetim yoktu!

'' evet, senin dışında. '' deyip gülümsedi Ateş. Sonra cümlesini tamamladı '' aklı olmayan bir sen olduğun için yani. Olmayan şeyler üzerinde etki sağlayamıyorum maalesef '' deyip yalandan üzgünmüş gibi dudaklarını büzdü. Söylediği şey gülümsememi sağlamıştı. Ama sonra birden gerçekler aklıma gelince bu gülümseme yarıda kaldı. Karşımdaki adam bana büyük babam olduğunu söylüyordu. Üstelik yıllardır hocam olarak bildiğim adam.

Üstelik daha önemli bir sorunum vardı. Yarın doğum günümdü! Ve ben neler olacağını bilmediğimden korkudan ölüyordum. Ama ben bu gerçeği unutmuş gülüyordum.

Aslında şu anda yapmak istediğim deli gibi gülmekti. Olduğum şeye gülmek istiyordum. Şu anki duruma gülmek istiyordum. Yarın doğum günümde beni nelerin beklediğini bilmediğim için gülmek istiyordum. Yıllardır hocam bildiğim adamın büyük babam çıkmasına gülmek istiyordum. Hem de çatlayana kadar gülmek. Belki insanlar bu gibi durumlarda oturup deli ağlamak isterlerdi. Ama ben gülmek istiyordum.

'' her zamanki gibi kıvrak zekân sana yine hayran olmamı sağlıyor düşmüş. '' düşüncelerimi ' Three B'nin konuşmasıyla bir kenara bırakmak zorunda kaldım. Ellerini kot pantolonunun cebine sokmuş Ateş'e bakıyordu. Hayran hayran hem de!

'' yine sana katılmam için yalakalık yapmayacaksın değil mi? ''

'' yalakalık mı? Ben ona iltifat diyorum hâlbuki'' ikisi arasında ki konuşmaya hiçbir anlam veremiyordum. Ne diyordu bunlar yahu? Biri bana açıklama yapabilir mi? ne ona katılması ne iltifatı? Bunlar düşman değil mi? Three B nasıl Ateş'ten ona katılmasını isteyebilirdi? Hem neden katılacaktı? Ne için katılacaktı?

İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin