ŞARKI : DEMİ LAVATO: CONFİDENT
KLİBİNE ÖLDÜĞÜM BİR ŞARKI. ÖZELLİKLE HIZLI VE ÖFKELİNİN ASİ SERT KIZI LETTY'ye.
BU ARADA BÖLÜMÜ 'ZATUNEYEP' ADLI OKUYUCUMA İTHAF EDİYORUM ^^
KEYİFLİ OKUMALAR...
Yürümekten nefret ediyordum. Hele ki dik dar bir tünelde yürümekten daha nefret ediyordum. Ne kadar zamandır yürüyoruz bilmiyordum ama bana yıllar gibi geldiği bir gerçekti. Işığın kaynağına ulaşmıştık. Ama onun sadece bizi yanıltmak için oraya konduğunu anlamamız uzun sürmemişti. Ve tekrar yola koyulmamızda.
Yolumuza çıkan kırmızı gözlüyü ve adamlarını hakladığımızdan beri hiç konuşmamıştık. Yani ben birkaç kez denemiştim ama Ateş hiç birine karşılık vermemişti. Bu durum yürüdüğümüz yolu daha da çekilmez yapıyordu. Her ne kadar sessizliği sevsem de bulunduğumuz dar ve karanlık tünelde bu durum geçerli değildi. Ben kitap okurken veya sevdiğim bir filmi izlerken sessizliği seviyordum. Veya da canım sıkkın olduğu zamanlarda.
Aklıma normal olduğum zamanlar geldi. Daha birkaç haftaya kadar okul arkadaşları ve ailesi arasında yaşamını sürdüren biriyken şimdi bu hale gelmiştim. Üstelik artık bir ailem bile yoktu. Ve en önemlisi artık normal değildim. Aslında bu durumdan şikâyetçi olduğum söylenemezdi. Yani çoğunlukla. Farklı olduğumu her zaman biliyordum. Ama bu dış görünüş veya konuşma tarzıyla oluşan bir farklılık değildi elbette. Diğerlerinin aksine her zaman farklı düşüncelere sahiptim. Bu durum çoğunlukla iyi anlama gelmiyordu ama iyi olduğu zamanlarda yok değildi.
Onur her zaman bu durumla dalga geçse de ben halimden memnundum. Baran ise bu durumun hep okuduğum fantastik kitaplardan kaynaklandığını söylerdi. Bir anda içimde oluşan acı ve özleme karşı koyamadım. Onları özlemiştim. Yaptığımız- Onur sayesinde yaptığımız- saçma sapan şeyleri özlemiştim. Evimi özlemiştim. Odamı ve kitaplarımı da özlemiştim. Ama geriye hiçbir şey kalmadığı gerçeğini de kabul etmiştim. Ben artık eski ben değildim. Farklıydım. Ve bu farklılıkta iyi anlamda değildi.
'' bekle '' Ateş'in sesiyle düşüncelerimi beynimden savıp söylediği şeye odaklandım. Bir anda bulunduğumuz yeri algılayamadım. Neredeydik? Ne yapıyorduk? Hepsini bir anda unutmuştum. Ateş birkaç adım önümde durmuş bir yere bakıyordu. Elini durmam için kaldırmış ve hala indirmemişti. '' gel '' deyip eliyle işaret yaptı. Dediğini yapıp peşinden gitmeye başladım. Gerçekler yavaşça zihnime dolarken nerede ve yapıyor olduğumuzu o zaman anladım. Bir tünelden aşağıya iniyorduk. Evet, bu doğruydu. Peki, ne ara düz bir zemine gelmiştik? Ve ne ara tek bir tünelden çıkıp çeşit çeşit mağaraların olduğu bir yere gelmiştik?
'' dur '' tekrar Ateş'in dediğine uyup durdum. Sürekli bir yerleri kontrol edip duruyordu. Bu konuda kesinlikle haklıydı. Biraz önce yaşadığımız durumla tekrar karşılaşmak istemiyordu. Bende istemiyordum. Ama içimden bir ses daha beteriyle karşılaşacağımızı söyleyip duruyordu. Ama kendimi o sese kaptırmak istemiyordum. Ateş'in tekrar eliyle gelmemi işaret etmesiyle yine peşine düştüm.
'' neden artık düşüncelerimin hiç birine cevap vermiyorsun? '' diye kendimi daha fazla tutamayarak sordum. Bu tuhaftı çünkü. Yürümesi yavaşlarken ''ne?'' diye sordu.
'' diyorum ki şimdiye kadar düşündüklerime onlarca farklı yorum yapıp beni yerin dibine sokman gerekmiyor muydu? '' ses tonum elimde olmadan biraz iğneleyici bir tonda çıkmıştı. Ama umurumda mıydı? Tabi ki hayır! Söylediklerim de sonuna kadar haklı olduğumu biliyordum. Ne zaman bir şeyler düşünsem – iyi veya kötü- hep iğneleyici bir şekilde cevap vermiş beni küçümsemişti. Aslında neden şimdi burada böyle bir şeyi dile getirmiştim onu da bilmiyordum ya!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)
مصاص دماءTANRI'NIN SENİN İÇİN HAZIRLADIĞI KADERİ YAŞAMAK ZORUNDASINDIR. KAÇAMAZSIN. DEĞİŞTİREMEZSİN. AMA NASIL YAŞAYACAĞINA KARAR VEREBİLİRSİN. BEN BİR CANAVARDIM. BUNU DEĞİŞTİREMEZDİM. AMA İYİ VEYA KÖTÜ BİR CANAVAR OLMAYA BEN KARAR VEREBİLİRDİM. VE BEN KARA...