MayAteş'in Hikayesi Bölüm 21

304 26 8
                                    

EMİNEM & SİA ---- BEAUTİFUL PAİN

ATEŞ KORKMAZ

Mayayı evlerinin önüne bırakıp hiçbir şey söylemeden gaza bastım. Bu kız gerçekten çok konuşuyordu. Kendisi sussa bu sefer düşünceleri başlıyordu. Ne yapacaktım ben bu kızla hiç bilmiyordum. Biran önce bu bağı koparmanın bir yolunu bulmalıydım. Aklıma gelen kişiyle telefonumu alıp numarasını çevirdim. Evet, düşmüş meleklerde telefon kullanabiliyordu. Bazıları mecburiyetten - ki onlardan biri de bendim- bazıları ise insanlar arasında dikkat çekmemek için kullanıyordu.

Telefon daha bir defa bile çalmadan Defne'nin sesi duyuldu.

'' alo Ateş?'' sesi biraz telaşlı birazda sabırsızdı. '' bende tam seni arayacaktım '' deyip konuşmasına benim cevap vermem için bir süre son verdi.

'' ne gördün?'' deyip direk konuya girdim her zaman ki gibi. Aldığı sık nefesler sinirimi bozsa da ne zaman bir şey görse hep öyle olduğunu bildiğim için biraz zaman tanıdım ona. Aradan geçen on saniye sonunda hala konuşmayınca tekrar ağzımı açtım. '' Def-'' adını bile söyleyemeden o konuştu.

'' telefonda olmaz. Hemen melekler şehrine gelmelisin.'' Deyip telefonu kapattı. Sinirle elimdeki telefonu sıkıp yan koltuğa fırlattım. Melekler şehri bizim türümüzün ve insanların da bulunduğu bir mekândı. Oraya daha önce birkaç kez gitmiştim. Pek sevdiğim bir yer olduğu söylenemezdi. İçen sarhoş olan insanlar, onların bu hallerinden yararlanıp saçma sapan şeyler yapan düşmüşler görmek istediğim manzaralar arasında ilk sırada yer almıyordu.

Sinirle direksiyonu kırıp gaza iyice yüklendim. Madem bu şekilde olması gerekiyor olsun o zaman.

*-*-*-*-*

Melekler şehri yazılı büyük tabelayı görmemle frene basmam bir olmuştu. Hızla arabadan inip mekâna girmemle bir tuhaflık olduğunu anlamam da bir olmuştu. Her zamankinin aksine mekânda hiç kimse yoktu. Hiç kimse. Biran acaba yanlış yere mi geldim diye düşünsem de ilerdeki köşede oturan Defneyi görmemle bu düşünceyi uzay boşluğuna yolladım. Hızlı adımlarla yanına gidip başına dikildim.

'' neler oluyor Defne? '' sesimi duymasıyla başını yukarı kaldırıp bana baktı. Gözlerinde daha önce de tanık olduğum 'dehşet' ifadesi bu sefer beni biraz geriletmişti. Çünkü bu sefer gördükleri benimle ilgiliydi ve bu ifade hiçte iyi şeyler görmediğini kanıtlıyordu. Sessizce ayağa kalktı. Tam karşımda dikilip gözlerime baktı.

'' ben çok üzgünüm Ateş '' deyip bakışlarını tekrar yere indirdi. Ne diyordu bu Allah aşkına?

'' ne diyorsun sen Defne? Ne için üzgünsün?'' sesim yine yükselmeye başlamıştı. Bu durum onu korkutup birkaç adım geri gitmesine sebep oldu. Hızla yanına gidip kolunu tuttum '' defne?'' deyip tuttuğum kolundan sarstım. Başını kaldırıp tekrar gözlerime baktı.

'' ben gerçekten çok üzgünüm. Be beni zorladılar yemin ederim. Ben sana asla isteyerek ihanet etmem Ateş'' demesiyle gözlerinden tek damla yaşın düşmesi bir olmuştu. İhanet mi? Sinirim termometrede ki ibre gibi hızla yukarı çıkarken arkamda hissettiğim kişilerle bu durum saniyeler almıştı. Defneyi bıraktığım gibi hızla arkamı dönüp gelecek darbenin birini engelledim. Ama diğerlerine yetişecek kadar vaktim olmadan aldığım iki darbe beni afallatmıştı.

Hızla kendimi toparlayıp gördüğüm ilk kişinin üzerine atıldım. Yere düşürmüş yumruklarımı hızla yüzüne indirirken- ki bunun onları sadece kısa bir süre etkisiz hale getireceğini bildiğim halde- birden iki kolumdan tutulup barın bulunduğu kısma doğru fırlatıldım. Bar taburelerine çarpıp yere düşerken yaşadığım şoku hala üzerimden atamamıştım. Lan ne oluyor? Diye düşünürken Defnenin sesi kulağıma ulaştı.

İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin