BÖLÜM 45
'' bu halde uçabileceğini bilmiyordum'' dedim.
Gözlerimi kapatıp anın keyfini çıkararak. Şu an öylesine huzurlu öylesin kaygısızdım ki. Neredeyse bu hislerin nasıl olduğunu unutmuştum. O kadar fazla şey yaşamıştım ki hepsi yalnızca acı, korku ve kaybetme duygusundan ibaretti. Ve tabi birazda mutlulukta vardı. Ama çoğunluğunu kaybetme korkusu kaplıyordu elbette. Berbat bir duygu olduğu su götürmez bir gerçekti.
'' bende bilmiyordum. Ama senin şu şapşal fikrin belki de yeterince şapşal değildir. '' gözlerimi açıp yüzüne baktım. Kömür karası gözleri fırça kadar gür, siyah kirpiklerinin ardına gizlenmişti. Bir kez daha kalbim aşkla çarptı. Bu varlığı seviyordum. Hem de dünyada ki her şeyden çok. Hem de benden tüm benliği ile nefret etmesine rağmen.
'' biraz daha öyle bakmaya devam edersen seni yere atmak zorunda kalacağım '' dedi. Ona baktığımı anlamıştı. Hem de nasıl baktığımı anlamıştı. Korku ile gözlerimi tekrar kapattım. Söylediğini yapabileceğini biliyordum. Her ne kadar ölümsüz olduğumu söyleseler de bunu, onlarca metre yükseklikten düşerek test etmek istemezdim.
Şu an onun kucağında yerden yaklaşık 30 40 metre yukarıda uçuyorduk. Kanatları tam olarak iyi olmadığı için ancak bu kadar yükselebilmiştik. Yapıştırıcılar ancak bu kadarını yapabiliyordu. Ama buna da şükürdü tabi. İnsanların bizi görme ihtimali bu açıdan biraz fazla olduğu için genellikle insanların olmadığı yerleri tercih etmeye çalışıyorduk. Yani ateş tercih etmeye çalışıyordu.
Nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim de yoktu. Yalnızca ateş ona uymamı söylemişti ve burada, yerden metrelerce yükseklikte kucağındaydım işte. Sanki başka şansım varmış gibi. Sanki başka şansım olsa kullanacakmışım gibi.
'' işte geldik '' deyip birden inişe geçti. Bunu beklemediğim için ateşe sıkıca tutundum. Düşmek istemiyordum. Ayrıca ona sarılma gibi bir fırsatı da kaçırmam benim için bile fazlasıyla aptalca olurdu. '' artık beni bırakabilir misin aftiel?'' ateşin sesiyle gözlerimi açtım. Yere çoktan inmiştik. 'Ne çabuk' diye düşünüp hayal kırıklığıyla dudaklarımı büzdüm.
'' affedersin '' deyip kollarımı boynundan çektim. Anında geri çekildi ve tam kapısında indiğimiz eve girdi. Benimde girmem için kapıyı açık bıraktı. Bu da bir başlangıç diye düşünüp bende ardından eve girdim. Sonuçta kapıyı suratıma çarpma ihtimalide yüksekti değil mi?
Eve girmemle içime huzurun yayılması bir oldu. Birden huzurla gülümsedim. Neden bilmiyorum ama birden burada olmaktan dolayı çok mutlu oldum. Atmosferi ve kokusu muhteşemdi. Tanrım! Burası muhteşemdi. Neden birden böyle hissettiğimi bilmiyordum ama şikâyetçide değildim elbette. Hemen merdivenleri tırmanıp ikinci kata çıktım. Her yer yalnızca camdandı. Hiç duvar yoktu. Beton yoktu. Yalnızca kocaman ormanı gösteren baştanbaşa camlar vardı. Tavanı dahi camlardan yapılma enfes bir yerdi.
Burada geceleri uyumanın ne kadar güzel olacağını düşünmeden edemedim. Yıldızları, sanki simli bir elbise misali mavi gökyüzünü seyretmenin muhteşemliğini düşündüm. Ateş ile birlikte yan yana izlemenin muhteşemliğini düşündüm. Onun göğsünde yatarken içime dolacak huzuru düşündüm. Belki onun beni öperken ki yaşayacağım huzuru.
'' hadi aftiel daha önemli işlerimiz var. Daha sonra manzarayı izlersin'' ateşin sesiyle kendime geldim. Olmayacak hayale dalmanın zamanı değildi tabi.
Merdivenlerden birinci kata inerken bende beş adım gerisinden onu takip ettim. Kanatlarına basmamam gerekiyordu. Birden evde nasıl bu kadar rahat dolaşabildiği sorusuyla anında evin tamda onun kanatlarına uygun şekilde yapıldığı cevabı oluştu. Soru ve cevabın oluşması arasında mili saniyeler vardı. Sanırım zihnim eskisinden daha hızlıydı ve ben bunu şu an fark ediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)
VampirosTANRI'NIN SENİN İÇİN HAZIRLADIĞI KADERİ YAŞAMAK ZORUNDASINDIR. KAÇAMAZSIN. DEĞİŞTİREMEZSİN. AMA NASIL YAŞAYACAĞINA KARAR VEREBİLİRSİN. BEN BİR CANAVARDIM. BUNU DEĞİŞTİREMEZDİM. AMA İYİ VEYA KÖTÜ BİR CANAVAR OLMAYA BEN KARAR VEREBİLİRDİM. VE BEN KARA...