MayAteş'in Hikâyesi Bölüm 36

308 23 36
                                    

MEDYA: RAN'G BONE MAN - HUMAN

YANLIŞLAR, EKSİKLER, HATALAR OLABİLER KUSURA BAKMAYIN. KEYİFLİ OKUMALAR...

Panik.

Kelime anlamı;

Birdenbire gelen güçlü korku, ansızın içi kaplayan önlenemez dehşet duygusu olarak tanımlanan bir kelimeydi.

Benim tanımım ise; Bedenimi saliseler içinde ele geçiren, yapmam gerekenlerin sırasını karıştıran hatta çoğunu unutturan duyguydu.

Birden dizlerimin üzerinden hızla doğrulup cam fanusun içinde ne yaptığını bilmeden çıkmaya çalışan babama koştum.

Aslında bu kadar çabuk kendime geleceğimi tahmin etmiyordum. Ama sanırım nedeni böyle bir zamanımın olmamasını bilmemdi. Ya da belki de artık bu tür şeylere alışmıştım ve vermem gereken tepkileri es geçiyordum. Çünkü işe yaramayacağını bir çok kez görüp tecrübe etmiştim.

Hızla koşup cam fanusa yaklaşırken aklımda ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sadece koşuyordum.

" Maya dur"

Gittikçe uzaklaşan sesin sahibinin gözlerinin üzerimde olduğunu biliyordum. Ama umrumda değildi. Durmayacaktım. Durmamalıydım. Gittikçe yaklaşan fanusa ellerimi kaldırıp tüm gücümle vuracağım sırada sanki kocaman bir balona yüz kilometre hızla çarpmışım gibi geriye doğru savrulduğumda böyle bir şey de beklemiyordum.

Bir süre havada uçtuktan sonra kendimi acıya hazırlayıp düşeceğim anı beklemeye başladığım sırada ayaklarım yere beklediğimin aksine yumuşak bir iniş ile bastığını hissettiğim. O zaman gözlerimi kapattığımı anladım ve neler olduğuna baktım.

Toprak, yeşil gözlerini sinirle üzerime dikmiş bir eli belimde beni tutuyordu. O zaman bu yavaş inişin sebebini anlamıştım. Hızla kendimi kollarından kurtarıp tekrar koşacağım sırada bileğimden tutulmamla tekrar durmak zorunda kaldım.

" Hiçbir şey yapamazsın. Kendisi çıkmayı başarmak zorunda! " sinirle söylediği sözlerle benimde kaşlarım sinirle çatıldı. Bu kez de elimi hızla çekip kurtardım. Söylediği hiçbir şey beni engellemeyecekti.

Tekrar koşmaya hazırladığım sırada etraf tekrardan karanlığa gömüldü. Ve ardından yine o parlak beyazlık belirdi. Sanırım bunun anlamı da yeni birinin geliyor olmasıydı.

Hızla gözlerimi babamın bulunduğu fanustan çekip etrafı aramaya kayuldum. Fazla uzağa gitmeme gerek kalmadan babamın bulunduğu fanusun beş metre kadar ilerisinde içinde bir kadının olduğu yeni bir fanus görüldü.

" Ah hayır."

Toprağın söylediği şeyle bir saniyeliğine ona döndüm ve gözlerinde anlayamadığım ve korkmama neden olan birşeyler gördüm. Hızla başımı tekrar yeni görünen fanusa çevirdiğimde gözlerim sinir ve acıyla dolmaya başlamıştı bile.

" Anne?"

⛎⛎⛎⛎⛎⛎⛎

" Anne!" tekrar koşmaya başladığımda ağlamamın etkisiyle etrafı bulanık görüyor ama yine de durmuyordum. Kaybedeceğim şeyin büyüklüğünü düşündükçe daha hızlanıyor hızlandıkça korkum artıyordu. Hızla aynı şekilde annemin bulunduğu fanusa çarptığımda bu sefer yere yumuşak iniş yapmamıştım. Aksine oldukça sert ve acılı bir iniş olmuştu. Ama umrumda değildi.

Canımın bu şekilde acımasına katlanabilirdim. Fiziksel bir acıya katlanabilirdim.

Ama birilerini kaybetmeye katlamazdım. Hayatım boyunca kimseyi kaybetmemiştim. -Yani gerçek annem babam dışında hiç kimseyi. Ama zaten onlarıda tanıma fırsatım olmamıştı-. Bunun nasıl birşey olduğunu bilmiyor tahmin dahi edemiyordum.

İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin