MayAteş'in Hikayesi Bölüm 7

412 31 2
                                    

*-*-*-*-*-*

Çaresizlik...

Sanırım hissettiğim şey tam olarak buydu. Çaresizlik.

Sahi neydi tanımı?

Elinden hiçbir şeyin gelememesi mi? Göz göre göre öleceğini bilip hiçbir şey yapamamak mı çaresizlik? Ya da etrafında olan şeylerin gerçek mi yoksa senin hayal ürünün mü olduğunu ayırt edememek mi? 

Benim çaresizliğim tam olarak neydi?

Hala yerde çökmüş gözlerim kapalı kendi çaresizliğimi düşünüyordum. Gözlerimi açamıyor yerimden kıpırdayamıyordum. Yaratık bir an önce gelsin ve istiyorsa yapsın istiyordum. Ya da biran önce bu rüyadan uyanmak. Gördüğüm şey rüyaysa tabi ki.

Son birkaç gündür olanları düşündüm. Ateş'le kantinde çarpıştığım günden sonra işler değişmişti. Bunu fark etmiştim. Her şey ondan sonra daha kötü olmuştu. Önceleri sadece ara ara o garip his sarardı tüm bedenimi ama artık çok daha kötü şeyler oluyordu. Hayaller görüyordum. Yani ben hayal olduğunu düşünüyordum. Çünkü gördüklerim gerçek olamayacak kadar garipti. Ya da ben bunları uyduramayacak kadar normaldim. Bilmiyordum.

Ben bunları düşünürken birden beynime birinin ismimi söyleyen sesi doldu. Önce bunun zihnimin bir oyunu olduğunu düşündüm. Ama birinin koluma dokunmasıyla gerçek olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

'' Maya? İyi misin beni duyuyor musun? '' sesi beni yavaşça kendime getirirken koluma dokunan elini çekip ayağa kalkmam bir olmuştu. Birkaç saniye aniden kalkmanın etkisiyle etrafı karanlık gördüm. Ama birkaç saniye sonra tekrar odayı seçebiliyordum.

Gözlerim ilk olarak çöktüğüm yere kaydı. Ateş hala orada durmuş bana bakıyordu. Yüzünden ne düşündüğü belirsizdi. Ama gözlerinde ufacık bir panik kırıntısı vardı. Gözlerimi siyah gözlerinden çekip az önceki sırtımı dayadığım yere odaklandı. Kapı. Ne kadar zaman oldu bilmiyorum ama kaçmak için kullanacağım sırada kapı bir anda yok olmuştu. Ama şimdi bana 'bu da senin uydurman' der gibi yerindeydi.

Bir anda aklıma gelen şeyle hızla etrafımı taradım. İlerde yerde sırtından bir odun parçası olan adam son anda dikkatimi çekti.

Kanatları yoktu!

Ufak bir çığlık atıp ellerimi gözlerime kapattım.

'' Maya. Buradan biran önce çıkmalıyız. ''ne zaman yanıma geldi bilmiyordum. Ellerimi gözlerimden çekti. Başıyla yerde yatan adamı işaret edip '' o kendine gelmeden buradan çıkmazsak bir daha hiç çıkamayabiliriz.'' Karanlık mağaraları andıran gözlerine baktım. Bu sefer tek bir duygu kırıntısı bile yoktu. Duygusuz oldukça soğuk bakıyordu gözlerime. Başımı tekrar yerde yatan adama çevirip;

'' öldü mü? '' diye sordum. Kendi sesimi az kalsın ben bile tanıyamayacaktım. O kadar korkmuş çıkmıştı ki. Oysaki ben bu yaşıma kadar korkunun tanımını bile bilmezdim. Yanımda hep beni koruyan, asla bana zarar gelmesine izin vermeyecek babam vardı çünkü.

Küçüklüğümden beri beni korumuş bana korkunun tanımı unutturmuştu. Her zaman yanımda olmuş bana asla zarar gelmesine izin vermemişti. Bu yüzden asla korkmamıştım. Şu ana kadar.

Ateş'in beni düşüncelerimden çıkaran sesi tekrar duyuldu.

'' hayır. Sadece bir süreliğine etkisiz hale geldi. '' o sırada ufak bir inilti duyuldu. Hala ellerimi tutan ellerini çekip yerde yatan adamın yanına gitti. Adamın sesleri artarken Ateş sırtındaki odun parçasını daha derine soktu. Bu sefer sesi tamamen kesilmişti.

ÖLMÜŞTÜ!

Ateş hızla yanıma gelip elimi tutup çıkışa sürüklemeye başladı. Ben arkasında sürüklenirken dudaklarımdan tek bir kelime çıkıyordu.

İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin