Medya Maya
İLK HİKÂYEM OLDUĞU İÇİN ACEMİCE BİR BAŞLANGIÇ OLDUĞUNU BİLİYORUM. SADECE OKUMAYA DEVAM EDİN. FARKI GÖRECEĞİNİZE EMİNİM.
BU ARADA... Keyifli okumalar.dKendimi hep şanslı hissettim. Sevilmenin ne demek olduğunu bilen, asla tek bir saniye bile sevgi açlığı çekmemiş hayatında hep ne istediyse ona sahip olmuş biriydim.
Tek çocuk olmanın en iyi yanı anne ve babanın sevgisini kimseyle paylaşmak zorunda olmamaktı bence. Sadece seni seviyorlardı. Sadece senin için endişeleniyorlardı. En değerlileri sendin. Bütün sevgilerini sana veriyorlardı. Kıskanmak yok. Kıskanılmak yoktu. Bazen keşke bir kardeşim olsaydı dediğim zamanlar olmuştu tabi ama ben tek olmayı daha çok seviyordum.
Ben bunları düşünürken aşağıdan gelen çatal bıçak sesleri neşemi daha da arttırmıştı. Gülümseyerek merdivenleri inip önce kahvaltı masasında oturan anneme sarıldım.
'' günaydın kraliçe Ebru '' diyerek kocaman öptüm.
'' günaydın annem '' dedi. Hemen onu bırakıp bizi sevgiyle izleyen babamın yanına gittim.
'' size de günaydın kral Ömer '' deyip elimle referans yapıp hafifçe önünde eğildim. Oda aynı şekilde ayağa kalkıp
'' günaydın prenses Maya '' dedi. Gülerek babamla birbirimize sarılırken annemin sesi duyuldu.
'' hadi Maya kahvaltını yap okula geç kalacaksın kızım '' dedi. Babam başımdan öpüp yerine oturdu. Eline çatalını alıp salatalık dilimine batırırken konuştu.
'' birileri kıskandı mı ne '' dedi gülerek ve salatalık dilimini ağzına attı.
Bende gülerek masaya oturdum. Her zaman ki yaptığımız gibi keyifli kahvaltımızı yapmaya başladık.
///
Arabayı okulun park yerine park edip arabadan indim. Havalar artık ısınmaya başlamıştı ve bu havalarda okul hiç çekilmiyordu. Hele ki finaller hiç. İsteksiz isteksiz yürümeye başladığım sırada uzun süredir hissettiğim hisle sarıldı dört bir yanım.
Takip ediliyormuşum hissiyle.
Hızla arkamı dönüp etrafta göz gezdirmeye başladım. Ama göze çarpan garip bir durum yoktu. Yine. Ders çalışan birkaç öğrenci, ilerde çayırlıkta oturmuş sohbet eden birkaç grup ve benim gibi okula doğru konuşarak yürüyen iki kişi dışında kimse yoktu. Her zaman ki gibi omuzları silkip okula girdim. Uzun zamandır kısa aralıklarla bu hisse kapılıyordum. İlk başlarda biraz korksam da artık alışmıştım ve önemsemiyordum.
Koridorlarda hızla yürüyerek kantine geldim. Bizimkiler her zamanki yerimizde oturuyorlardı. Onur yine bir şeyler anlatıp onları güldürüyordu. Beş kişilik grubun şarlatanıydı. Yüzümde oluşan gülümsemeyle yanlarına doğru yürümeye başladım. Geldiğimi gören Onur hemen ayağa kalkıp hayali ceketinin düğmesini ilikleyip elimi uzandı.
'' günaydın çok sevgili prensesim. Bugün nasılsınız?'' deyip elime bir öpücük kondurdu. Elimi hızla çekip benim için ayrılan boş yere oturdum. Babamın bana bu şekilde hitap etmesi ile dalga geçiyordu aklı sıra. Gülümseyerek
'' bugünde çeneni evde unutmamışsın. Ne yazık '' bu sözüm üzerine yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.
'' ah bunları sizden duymak benim için bir şereftir prensesim '' deyip ellerini yukarı aşağı sanki tapıyormuş gibi indirip kaldırdı. Onun bu haline bende dâhil herkes güldü. Cemre Onur'un yüzüne kocaman öpücük kondurup
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)
VampirTANRI'NIN SENİN İÇİN HAZIRLADIĞI KADERİ YAŞAMAK ZORUNDASINDIR. KAÇAMAZSIN. DEĞİŞTİREMEZSİN. AMA NASIL YAŞAYACAĞINA KARAR VEREBİLİRSİN. BEN BİR CANAVARDIM. BUNU DEĞİŞTİREMEZDİM. AMA İYİ VEYA KÖTÜ BİR CANAVAR OLMAYA BEN KARAR VEREBİLİRDİM. VE BEN KARA...