BİRAZ KISA AMA YAZDIĞIM İÇİN YAYINLAMAK İSTEDİM. KEYİFLİ OKUMALARR..
Adımı duymamla refleks olarak başımı kaldırdım. Ateş'in sesi miydi o? Hah! Saçmaladım iyice acıdan artık gaipten seslerde duymaya başladın Maya. Tekrar gözlerimi karşıya sabitledim. Yavaş yavaş neler olduğunu hatırlıyordum. Annem babam ve Akın önüme geçip beni onlara vermeyeceklerini söylemişlerdi. İşte her şey o zaman başlamıştı.
Önden giren üçlü annemlere saldırmıştı. Önce sadece babam ve Akın'ın direneceğini, annemin kadın olmasından dolayı- birazda karşısındakinin hayvan gibi olmasından- hiç şansının olmayacağını düşünmüştüm. Ama gördüklerim bana bir kez daha ne kadar az şey bildiğimi kanıtlamıştı. Hele annemin o adamı iki yakasından tutup, başının üstene kadar kaldırıp orada en az yirmi tur döndürüp salonumuzun arkaya havuza bakan kısmına fırlattığını gördükten sonra.
Hele babamın ters taklalarla diğerini alt etmesinden bahsetmiyorum bile. Benim tanıdığım babam- gerçek babam olmasa bile onu tanıyordum- spor yapmaktan nefret eden adam, ters takla atıyordu! Tamam, spordan nefret edebilirdi ama çok fit bir vücuda sahipti. Her zaman bunu nasıl başardığını sorduğumda ' Ömerist formülü' derdi.
Akın konusuna girmiyorum bile. Hala o adamı tek eliyle- diğer eliyle kitap okurken- nasıl yerlere serdiğini düşünüyordum. Hele sonda yaptığı adamı üfleyerek yere düşürmesi şok kelimesini bana misliyle yaşatmıştı.
Onlar çerezleri halledip asıl adama sıra geldiğinde üçü de en ciddi hallerine geçip beni yine arkalarına almışlardı. Ama kırmızı gözlü adam gülümseyerek bunlara hiç şaşırmadan bana doğru bir adım attı. Akın hemen öne atılıp o adama saldırıya geçti. Ama keşke öyle bir şey yapmasaydı. Çünkü adam elini havaya kaldırıp hiç dokunmadan Akın'ın annemin ve babamın ayaklarını yerden kesti.
Üçü önümde yükselirken beni yeni bir şok dalgası sarmıştı. Ve tabi ki birde korku. Red-eyed man( kısaca kırmızı gözlü adam) yüzündeki iğrenç gülümsemeyi bozmadan gülümseyerek diğer elini de kaldırdı. Bu sırada annemlerden acı dolu çığlıklar yükselti. Ben dehşetle olanları izlerken adam onları sertçe, çok sevdiğim vampir tablosunun olduğu duvara fırlattı. Hem tablo hem duvar parçalara ayrılırken kendime geldim.
O bana babamın on altıncı yaş günü hediyesiydi! Kendi elleriyle yapmıştı! Onlar o haldeyken benim tabloyu düşünmem çok saçmaydı belki ama beni kendime de getiren o olmuştu. Sinirle gözlerimi onlardan çekip karşımda hala sırıtan adama çevirdim. Ellerini ben masumum dermiş gibi kaldırdı. İşte bu son noktaya ulaşmamı sağlayan şeydi.
Bir saniye dahi düşünmeden üzerine atlayıp onu yere devirdim. Ve Akın'ın bana gösterdiği şekilde yüzüne yumruk atmaya başladım. İlk zamanlar bunun gereksiz olduğunu düşünmüştüm. Ama görüyordum ki Akın'ın 'bir gün mutlaka kullanman gerekecek' derken bu zamanı kastettiğini daha iyi anlıyordum.
Ama gelin görün ki altımda yumrukladığım adam aynı pis sırıtışla benim yumruklarımdan etkilenmediğini yüzüme vuruyordu. Bir anda bileklerimden tutuldum ve bir çırpıda annem babam ve Akın'ın olduğu duvara doğru savruldum. Yani bir zamanlar duvar olan döküntü yığınına.
Çarptığın moloz yığını ani bir acı hissetmemi sağlarken daha gözlerimi açamamadan tekrar havalandığımı hissettim. Zorlukla gözlerimi açıp karşımdaki dehşet derecedeki kırmızın gözün sahibine baktım. Gözlerini gözlerime sabitleyip sakin bir ses tonuyla diğerlerine hitaben konuştu.
'' ortalığı toparlayın! Gidiyoruz! Diğerlerine ne yapacağınızı biliyorsunuz'' deyip elini enseme götürdü. Ben çırpınıp kurtulmaya çalışırken ensemde hayatımda hiç yaşamadığım bir acı hissettim. Sonrası zaten belli. Buradaydım. Üç gündür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)
VampireTANRI'NIN SENİN İÇİN HAZIRLADIĞI KADERİ YAŞAMAK ZORUNDASINDIR. KAÇAMAZSIN. DEĞİŞTİREMEZSİN. AMA NASIL YAŞAYACAĞINA KARAR VEREBİLİRSİN. BEN BİR CANAVARDIM. BUNU DEĞİŞTİREMEZDİM. AMA İYİ VEYA KÖTÜ BİR CANAVAR OLMAYA BEN KARAR VEREBİLİRDİM. VE BEN KARA...