Merhaba arkadaşlar. Evet bölüm geldi. Çokkk gecikti biliyorum ama ilham perilerim bir süreliğine beni yalnız bırakıp kafa dinlemeye gittiler. Malum onlar olmayınca benimde aklım ve dilim düğümlü. Ama sonunda geldiler ve size bölümü yazmama yardım ettiler :D
KEYİFLİ OKUMALAR..
Zevk...
Farklı tanımlamalar için kullanılan bu kelime benim için yalnızca bir cümleyi ifade ediyordu; Öldürmekten aldığım zevk. Başka hiçbir anlamı olmayan, hiçbir cümleyi karşılamayan, yalnızca anlamı öldürmek olan kelime.
Kılıcımı havaya kaldırıp Mayadan geriye kalan üç beş damla kana baktım. Ve gülümsedim. Ben buydum. Bunun için yaratılmıştım. Amacı yalnızca öldürmek olan ve öldürmekten zevk alan bir yaratık. Son aylarda insan formumda iken bu duygulardan oldukça uzaklaşmış -söylemekten nefret ediyorum- insan olmaya çok yaklaşmıştım. Aslında asıl korkunç yanı bu değildi elbette. Değişen, insan olan yalnızca vücudum değildi. Beni öldürmekten uzaklaştıran asıl şey düşüncelerimdi. Düşüncelerimin değişiyor olmasıydı. Ve en korkunç en katlanılamaz olanı ise - aklıma geldikçe kanatlarım ürperiyor- bu düşüncemin yani öldürme düşüncelerim değişirken bundan asla rahatsız olmamamdı beni dehşete düşüren.
Yanlış yaptığımı, öldürmekten uzaklaşmanın çok çok yanlış olduğunu bilmeme rağmen, öldürme düşüncesi beni rahatsız etmeye başlamıştı.
Neyse ki bu durum Mâlik'in gelmesiyle gerçek formuma dönmeme ve tekrar öldürmeye başlamama neden olmuştu. Aslında onun burada ne işi vardı, dünyaya inmesine nasıl izin verilmişti bilmiyordum. Gerçi şuan umurumda da değildi. Bu daha sonra düşünüp kafa yoracağım bir konuydu. O yüzden o konuyu hemen unutup asıl konuma döndüm. Ve tekrar öldürmenin verdiği zevkle gülümsedim. Sıra diğerlerinde idi. Ömer, Ebru, Akın ve o asıl iblis olan zaferde.
Hızla Kılıcımı yerini koyup - kanatlarımın altına yan gelecek şekilde- tek seferde göğe yükseldim. Mâlik zaferin icabına bakardı. Ben de bu sırada diğerleriyle ilgilenebilirdim. Vakit kaybetmeden hızla gözlerimi kapadım ömer ve ebruyu düşündüm. Anında gözlerimin önünde nerede oldukları göründü. Zaman kaybetmeden kanatlarımı daha hızlı çırpmaya başladım.
Artık eskiye dönme vakti gelmişti. Artık öldürmenin vakti gelmişti.
〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰
"Saatlerdir bekliyoruz toprak ne gelen var ne giden. Başka bir yol bulalım"
Annem ve babam gittiğinden beri daha doğrusu öldüklerinden beri tam 5 saat 27 dakika 18 saniye olmuştu ve zaman akmaya devam ediyordu. Öldükleri gerçeğini tekrar hatırlayınca kalbime kızgın bir ok daha saplandı. Tarifi imkânsızdı böyle bir acının. Sevdiğin birini kaybetmenin getirdiği acı dayanılmazdı. Aileni kaybetmek dayanılmazdı. Hiç kimseyi kaybetmemiş biriyseniz bu acı daha katlanılamaz bir boyuta ulaşıyordu.
Üstelik birde ardında bıraktığı boşluk vardı. Sanki bir uçurumun ortasında bir ipin üzerindeymişiniz gibi bir histi. Tuhaf. Ürkütücü. Korkunç. Yalnız. Koskocaman bir yalnızlık. Artık kimsem yoktu bu hayatta. Yapayalnız kalmıştım. Bu düşünce ile omurgamdan bir ürperti geçti ve ben üşüdüm. Dondum.
" Başka yol yok maya. Buradan ancak geldiğimiz yoldan çıkabilirz. Cidden hiç film falan izlemedin mi sen?"
Sorduğu soruyla başımı ona çevirdim. Ne demek film falan izlemedin mi? Sinirle sordum.
" Sakın bana uçuk bir filmde gördüğün sahneden dolayı bunca saattir beklediğimizi söyleme " ( bu arada yazar uçuk filmlere bayılıyor :D)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)
VampireTANRI'NIN SENİN İÇİN HAZIRLADIĞI KADERİ YAŞAMAK ZORUNDASINDIR. KAÇAMAZSIN. DEĞİŞTİREMEZSİN. AMA NASIL YAŞAYACAĞINA KARAR VEREBİLİRSİN. BEN BİR CANAVARDIM. BUNU DEĞİŞTİREMEZDİM. AMA İYİ VEYA KÖTÜ BİR CANAVAR OLMAYA BEN KARAR VEREBİLİRDİM. VE BEN KARA...