KEYİFLİ OKUMALAR...
Aynı anda birçok şey geçiyordu aklımdan kendimi alevden çukura atarken.
Mesela on ikinci yaş günümde annemle birlikte yaptığımız yamuk yumuk pasta gibi. Annem sadece benim yapmama izin vermiş hiçbir şeye karışmamıştı. Dört saatlik uğraşın ardından Pisa kulesi gibi eğik duran iki katlı bir pastayı anca yapabilmiştim. Tadının her ne kadar iğrenç olduğunu bilsem de annemin mükemmel olduğunu söylediği sözleri hala kulaklarımdaydı. Hele babamın beni kötü olmadığına inandırmak için pastanın hepsini yüzünü dahi buruşturmadan yemesi...
Birde Akın ile ikimizin yedi kişiyi dövmeye kalkmamız vardı tabi. O zamanlar daha on dört yaşımdaydım. Okuldan eve dönerken bir grup çocuğun bana laf attığını hatırlıyorum. Ama ne dedikleri tam olarak zihnimde canlanmıyor. Eve gittiğimde durumu direk Akın'a anlatmıştım. O zamanlar bizimle kalıyordu çünkü. Hiç düşünmeden bana nerede olduklarını sormuş ve ne kadar yalvarsam da çocukların yanına gitmişti. Tabi peşinden bende.
Çocuklara direk bana laf atanın kim olduğunu sormuş, öne çıkan serseri her yanı dövme olan bizden en fazla bir yaş büyük olan çocuğa attığı tek yumrukla burnunu kırmıştı. Tabi diğerleri de bunu fırsat bilip üzerimize daha doğrusu Akın'ın üzerine çullanmışlardı. Bende elime geçen büyük odun parçasıyla Akın'ın üzerindeki çocuklara saldırmış bazısının kaşını bazısının da başını yarmıştım. Çevreden birileri gelene kadarda onlar Akın'a ben onlara vurmaya devam etmiştim.
O gün ben Akın'ın kolunun altına girmiş ona destek olarak eve gidiyorduk. O gün neden böyle bir şey yaptığını sorduğumda ' senin için her şeyi yaparım prenses ' demişti. İşte bugün bende onlar için her şeyi yapacaktım.
Sanki sonsuz bir çukura düşüyormuşum gibi hissettiğim süre boyunca aklımdan geçen bunlardı. Belimde hissettiğim sıkılık olmasaydı belki daha fazlası da düşünebilirdim. Ama bir şey belimi o kadar sıkı tutuyordu ki aklıma başka konulara vermemi engelliyordu. Kim olduğunu ne olduğunu anlayamadan hızla annemlerin bulunduğu kaya parçasının üzerine düştüm.
Ama en ufak bir acı hissetmiyordum. Aksine hissettiğim yumuşaklık beni uzun zamandır hissedemediğim huzuru tekrar tattırıyordu. Ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi yavaşça araladım. İlk gördüğüm şey az önceki huzuru saniyesinde yok eden simsiyah gözler olmuştu. Öyle ki sadece gözlerinin koyuluğu değil irislerin içinde gördüğüm öfke daha önce asla görmediğim kadar yoğun ve gerçekti.
Ben kendimi irislerinde boğarken o beni hızla üzerinden itip ayağa kalktı. Yerde sırt üstü yatıp bir süre yaptığım şeyi düşündüm. Delilikti. Kesinlikle tam olarak delilikti. Tavan benden iyice uzaklaşırken siyah gözler tekrar gözlerimle buluştu.
'' daha ne kadar öylece kalacaksın? Sen ölmeye meraklı olabilirsin ama benim kesinlikle öyle bir niyetim yok melez'' Ateş'in söyledikleriyle aniden kendimi ayakta buldum. Kolumu tutmuş beni kaldırmıştı.
'' teşekkürler '' diye mırıldansam da duymamış gibi yapmış çoktan benim yapmam gerekeni yapmaya başlamıştı. Annemlerin ellerini çözmeyi! Ama daha iplere yeni dokunmuştu ki küfürle tekrar çekmek zorunda kaldı.
'' ne oldu?'' sinirle bana bakıp elini gösterdi. Aman Allah'ım! Elinin ipe değen kısmı yok muydu?
'' ipler ateşten yapılmış. Ben dokunamıyorum. '' dedi sinirle. Yani ateşten çukura yaklaştığında bu yüzden ateş yükselmiş onu geri gitmeye zorlamıştı. Ama şu andan bir kayanın üzerindeyiz ve yavaşça ateşe doğru düşüyorduk. O zaman o- düşüncemi tamamlayamadan ateş yükselmeye başladı. Hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)
مصاص دماءTANRI'NIN SENİN İÇİN HAZIRLADIĞI KADERİ YAŞAMAK ZORUNDASINDIR. KAÇAMAZSIN. DEĞİŞTİREMEZSİN. AMA NASIL YAŞAYACAĞINA KARAR VEREBİLİRSİN. BEN BİR CANAVARDIM. BUNU DEĞİŞTİREMEZDİM. AMA İYİ VEYA KÖTÜ BİR CANAVAR OLMAYA BEN KARAR VEREBİLİRDİM. VE BEN KARA...