MayAteş'in Hikayesi Bölüm 16

365 28 2
                                    

En büyük destekçim Yasin Akkoyun'a ithaf edildi. İyi ki varsın :)

Baya uzun bir bölüm oldu. Yani sanırım :)

Eminem & Sia-- Guts Over Fear

KEYİFLİ OKUMALAR...

ATEŞ KORKMAZ....

Arabayı ani bir frenle durdurup aşağı indim. Cihan'ın mekânı her zaman ki gibi gözlerime eziyet ediyordu. Eski tarihi bir binayı savaş planlama merkezi haline getirmişti. Tamam, burası bu tür planlar için paha biçilmez olabilirdi. Benim derdim mekân seçimiyle değildi zaten.

Benim derdim, burayı sanki bir korku filmi evine çevirmesiydi. Gerçekten bu adam dünyaya düştü düşeli fazla insan filmleri izliyor olmalıydı. Çünkü bunları başka açıklaması olamazdı.

Kapıda ki korumalar akıllanmış olmalılar ki bu sefer öneme geçmeyi dahi düşünmemişlerdi. Tamam, bu konuda birazda zaten buraya beklendiğimin etkisi de olabilirdi tabi. Hızla ilerleyip kapıdan içeri girdim.

'' toplandı odasındalar'' arkamdaki korumalardan biri söylemişti bunu. Hiç arkama bakmadan adımlarımı Cihan'ın türümüzü kışkırtmak için topladığı büyük odaya atmaya başladım. Neyse ki bunun gibi büyük bir yerde toplantı odası girişin birkaç adım solundaydı.

Hemen büyük kapının önüne gelip iterek açtım. Ama kimse yoktu.

'' dalga mı geçiyor lan bu benimle?'' deyip bir küfür savurdum. Ama saniyeler sonra odasının içinden gizli bir yer açıldı ve daha önce birkaç kez gördüğüm bir melek odaya adım attı. Böyle bir gizli yerden benim neden haberim yok?

'' onu daha sonra Cihan ile konuşursun'' dedi Melek. Evet, düşüncelerimi duyabiliyordu. Benden cevap beklemeden geldiği gizli yerden tekrar girdi. Bu 'beni takip et' demekti. Sinirle başımı sallayıp bende arkasından girdim. Ama girmemle duraksamam bir oldu. Burası zifiri karanlıktı yahu. Tamam, benim için problem değil. Her şekilde yolumu bulabilirim.

'' buna gerek yok '' Melek bir anda önümde bilirmiş elinde bir meşale tutuyordu. Artık sinirlenmeye başlamıştım.

'' düşüncelerimi okumayı kes'' diye tısladım. Ama o beni duymamış gibi tekrar önden yürümeye başladı.

'' sende düşünme o zaman'' deyip saniyeler sonra bir tepki vermişti. Yine sinirle homurdanıp peşine takıldım. Ve bu sefer Meleği sinir etmek için saçma sapan şeyler düşünmeye başladım.

Geçtiğimiz yerleri yüz yıllık dünya hayatımda hiç görmemiştim. Karanlık bir tünelde yalnızca meşalenin ışığıyla ilerliyorduk. Tünelin duvarları taştandı. Üzerlerinde inceleme fırsatı bulamadığım çizgiler ve işaretleri anımsatan figürler vardı. Tünel, sanki gittikçe aşağı iniyormuşuz gibiydi.

Bana asırlar gibi gelen bir on beş dakika sonra nihayet ve yine bir kapının önüne gelmiştik. Tabi buna kapı demeye bin şahit isterdi. Bu bildiğin gökdelen be. Melek kapının önüne durup bir düğmeye bastı ve devasa kapı iki yana ayrılarak yavaşça açıldı.

'' keşke açıl susam açıl deseydik '' melek bana kısa bir bakış atıp içeri girdi. Bende her ne kadar istemesem de yine onu takip edip içeri girdim. Hm, burası daha aydınlıktı.

Önümdeki uzun koridorun sonunda kocaman taht tarzı koltukta oturan baş melekler vardı. Bunlar; Glossy, Guc ve Grek idi. Hemen sağ tarafımda bizim Cihan başta olmak üzere ordu üyeleri, solumda ise düşmeden önce tanıdığım birkaç melek vardı.

İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin