MayAteş'in Hikayesi Bölüm 49

118 11 4
                                    

MERHABA ARKADAŞLAR. YİNE GECİKMELİ BİR BÖLÜM. KİMLER BURADA BİLMİYORUM, HALA BEKLEYENİNİZ VARSA SİZDEN ÖZÜR DİLİYORUM. 

KEYİFLİ OKUMALAR...

BÖLÜM 49

O korkutucu rüya en sonunda bittiğinde yavaşça gözlerimi araladım. Düzeltiyorum aralamaya çalıştım. Göz kapaklarım o kadar ağırdı ki aralamam biraz zamanımı aldı. Büyük bir çabadan ve biraz uğraştan sonra sonunda gözlerimi açabildim. İlk birkaç saniye nerede olduğumu idrak edemedim. Tanıdık gelen hiçbir şey yoktu çünkü. Sırt üstü yatmış normalden iki katı daha yüksek olan tavana bakıyordum. Bu tavanı bir yerden hatırlıyordum ama nereden? Sonra birden bütün bilgiler zihnime doluştu ve nereden hatırladığımı anladım.

Burası ateşin eviydi. Buraya onun kanatlarını iyileştirmek için gelmiştik. Bunun için gerekli malzemelerde cennette mevcuttu. Ve ben, ateşin kanatları iyi olmadığı için onun yerine oraya gitmiştim. Bütün malzemeleri alıp gelmiştim. Almıştım. Almıştım değil mi?

Birden panikle doğruldum. Bunu o kadar hızlı yapmıştım ki başım döndü tekrar kendimi sırt üstü yatarken buldum.

'' sakin ol. Artık buradasın '' fazla yumuşak gelen ses ile tekrar doğruldum. Tabi bu sefer yavaşça. Sesin geldiği yöne dönüp ateşi, salonun ortasına getirdiği büyükçe bir masanın başında tencere tarzı bir şeyin içine elindekileri atarken buldum.

'' ateş '' dedim kupkuru sesimle.

'' buradayım aftiel. Sende buradasın. Artık korkmana gerek yok '' neden korkmama gerek yoktu? Eğer cennetten bahsediyorduysa orada korkulacak bir şey zaten yoktu. Sonradan gelen kılıçlı melekler dışında tabi.

'' ben ... '' sesim çok pürüzlü olduğu için devamını getirmedim. Bunun yerine yavaşça ayağa kalkıp mutfağa yöneldim.

'' nereye gidiyorsun?''

'' ben... su '' diyebildim sadece. Ateş başıyla onaydı. Anlamış olmasına sevindim. Zira daha fazla konuşmayacaktım. Sesim çok kötüydü.

Yavaş adımlarla yürüyüp mutfağa ilerledim. Neden yavaş yürüyordum bilmiyorum ama galiba yorgunluktandı. Çünkü bacaklarımda hiçbir sorun yoktu. Mutfağa ulaştığımda tezgâhta daha önce olmayan yiyecekler ve bir damacana su vardı. Ateş benim için almış olmalıydı.

İyi de nasıl almıştı? Kanatları bu haldeyken dışarı çıkması imkansızdı. Buraya sipariş vermiş olsa burayı bulabileceklerini sanmıyordum. Bunu ona sormaya karar verdim. Bir bardak su alıp tekrar salona döndüm. Ateş hala bıraktığım yerde duruyordu. Biraz daha ilerleyip az önce kalktığım kanepeye oturdum ve suyumu yudumladım.

İlk başta sadece bir yudum içip sesimi düzeltecektim. Ama sonra sanki günlerdir su içmiyormuşum gibi koca bir bardak suyu tek içişte bitirdiğimi fark ettim. Şaşkınlıkla elimdeki boş bardağa baktım. Gerçekten hepsini içmiştim. Bardağı masaya bırakıp ateşe baktım. Tam ona sesleneceğim sırada karnımdan o korkunç ses yükselti ve ateşin gözleri beni buldu.

Ah hayır. Acıkmıştım. Hem de çok acıkmıştım. Hem de Karnımın gurultusunu ateşin duyabileceği kadar çok. Utançla elim karnıma gitti. Ne zamandır yemek yemiyordum sahi? Bu melez olma olayı ortaya çıktığından beri bir şeyler yememiştim. Yani gerek duymamıştım. Çünkü ne acıkmış nede susamıştım.

Normalde alışkanlıktan bile olsa bir şeyler yemem gerekirdi. Çünkü yıllardır gelen bir alışkanlık vardı ortada. Ve benim alışkanlıklarımı kolayca bırakmam imkansızdı.

İMKÂNSIZ AŞK(VaMel.S1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin