AEM☠BÖLÜM|||3

2.7K 147 31
                                    

BÖLÜM MÜZİĞİ: BANKS- WAİTİNG GAME

MULTİMEDYA: ASİL KARASEL

KEYİFLİ OKUMALAR...

♓♓♓

Gözlerimi zorlanmadan açarken, içinde bulunduğum durumun daha da zor bir hal alması gerektiğini düşünüyordum. Bedenim yavaş yavaş hareketlendi yatağın üzerinde düşüncelerime aldırmadan.

Etrafıma baktım sakince. Dingin bir sis perdesi çökmüştü her yere sanki. O dingin sis perdesi biraz daha düşününce, kasveti simgeliyordu. Koyu ve yoğun kasvet sarmıştı odamın içini.

Adımlarım yer ile buluştuktan saniyeler sonra, zihnim düşünmek için çırpınırken tutsak bir kuş misali, kulaklarım duydukları bir kaç ton ile birlikte o çırpınan kuşa bir şans hediye etmiş, özgürlüğüne kavuşturmuştu.

İç çekişler, kalbime saplanırken, duygularımın birer ipin ağzında sallanmaya başladığını hissediyordum. O duyguların ayakları altında ise onları hayatta tutan bir Tabure vardı fakat her an kayıp yere yuvarlanacak gibiydi. O duyguların celladı hayat mı olacaktı bu kez bilmiyordum fakat daha fazla düşünemiyordum.

Önümde görünmez bir duvar vardı sanki, fazlasına izin vermiyordu, ne bedenim ne de ruhum daha fazlasına izin vermek istemiyordu. Ya da bu kasvet odamdan dışarıya kadar taşmış, evin içerisinde yayılmış ve o duvarı metalden inşa ederek önüme engel olarak koymuştu.

O duvar neden oradaydı ya da düşünmek niye serbest değildi irdelemedim. Onu da yapamadım fakat umursamadım. İç çekişlerin evin içerisinde yankıları halinde yayılmasının sebebi olan merkezi bulmak adına hareketlendi bu kez adımlarım.

Merdivenlerin dışında görüşümün alanına giren her yer, buzlu bir camın arkasında kalan tutsak birer suçlu gibiydi sanki. Görmeme izin verilmiyor, bulanık silüetleri çarpıyordu göz bebeklerime sadece. Kaşlarım çatıldı olmayan düşüncelerin gölgesinde ve ayaklarım gece karanlığı gibi duygularımın üzerine düşen o iç çekiş seslerine doğru bir kaç adım daha attı.

Her bir iç çekişin ardında gizlenmiş olan fakat her daim kendini çizdirebilecek kadar net bir görüntü ile zihnime sızan gözyaşlarının sahibini çok iyi tanıyordum ve biliyordum ki bir kez daha şahit olursa bu göz bebekleri o görüntüye, allah şahit ruhumdan bir parça Daha kopup giderdi.

Fakat durmadı ayaklarım, itaatsizlik sanki onlara bahşedilen en büyük görevmiş gibi, zihnimde çalan tehlike çanlarına aldırış etmeden ilerlediler yine iç çekişlere doğru.

Çocukluğumun ilk yıllarında babasızlık düşüncesi ile birlikte acıyı tadan ve ardında büyük kırıklar ile kesikleri her daim kanayan ruhum, bir yıkıma daha ilerlerken, ipin ucunda asılı olan duygularımı hayatta tutan tabure sallanmaya başlamıştı.

Bir kaçının nefesi kısık kısık çıkıyordu, zayıflıkları hissettiriyordu bana bunu fakat bazıları ise hala diri diri çekiyordu nefeslerini içine ve biraz daha büyütüyordu gözlerini bana doğru. Yapma diye haykırışları kulaklarıma sessiz birer çığlık olarak ulaşıyordu. Sesleri çarpıyordu zihin duvarlarıma fakat itaatsizlik düşüncesi ört bas ediyordu her birini.

Merdivenler bittikten sonra, ezber adımlarım devam etti. Gidecekleri yer belliydi, ruhumun büyük bir darbe daha alıp nasıl paramparça olacağı aşikar, duygularım ise o ipin ucunda sallanacaklarını biliyorlardı.

Zihnim Ahmet Kaya gibi sürgün, duygularım ise Deniz Gezmiş gibi ölüme mahkumdu...

Elden bir şey gelmiyordu çünkü ne düşünceler ileriye gidebiliyordu ne de itaat emirlere uyma eylemini yerine getiriyordu.

☠ASİL ESEN MELTEM☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin