10 GÜN SONRA
Belki biraz normal olmayı deneyebilirdim.
Güneş batışını görünce duygulanabilir, sevgimi vıcık vıcık sözcüklerle dile getirebilir ya da başka bir kaç şey daha deneyebilirdim.
Hiç olmadı son 10 gündür, beni o şekilde öptükten sonra aniden ilk günkü Asil'e dönen o bok beyinliyi umursamıyor gibi davranmaktansa gidip yakasına yapışabilir ve ne bok yediğini sorabilirim.
Ama ben normal değilim ve bunların hiçbirini yapacak bünyeyi de barındırmıyorum.
Kendime mi kızmalıyım yoksa böyle olduğum için mutlu olmayı mı denemeliyim hiçbir fikrim yok.
Düşüncelerimden hiçbir çıkar yol bulamıyorum ve sırf bu yüzden öfkemi güce çevirip Asil ile spor salonunda dövüşüyorum. Elimden geldiğince ona hızlı ve sert darbelerle vuruyor, kendimi bu şekilde yatıştırıyorum. Başka hiçbir şansım yok çünkü bunu yapmak zorundayım. Yoksa kendime engel olamayıp, ona her şeyin hesabını sorabilirim.
Ve bunu istemiyorum.
"Yavaş ol, Çaylak."diyerek uyardığında, gözlerim dakikalar sonra ilk kez yüzüne kaydı, o an kaşlarının arasından bir ter damlası burnuna doğru ilerledi,"Gözlerin yine karardı."gözlerini kısıp cümlesini tamamladı.
Yine sinirine ve öfkene yenik düşüyorsun demek istiyordu. Tıpkı onun gibi gözlerimi kısıp yüzüne keskin bir bakış attım,"Yine konuşmaya başlayacaksan kendi kendime çalışabilirim. Sana ihtiyacım yok."diyerek onu taklit ediyordum. Tıpkı onun gibi ifadesiz ve serttim. Eğer oyun oynamak istiyorsa bu oyuna ayak uydurabilirdim. Kendisi bilirdi.
Bir adım yaklaştı,"Sinirlisin. Saklamaya çalışma."intihara meyilli birini vazgeçirmeye çalışır gibi inandırmaya eğilimliydi sesi, sırıttım,"Rol mü değiştiriyorsun? Şimdi de psikolog mu oldun?"alay ettim.
Bir adım daha yaklaştı, nefesi sık ve sıcaktı, umursamamaya çalıştım, beni öptükten sonra ilk kez bu sıklıkta ki nefesini tenimde hissediyordum.
Tam bir şey söyleyeceği anda çalışma salonunun kapısından o tiz ses yükseldi ve her ikimiz de aynı anda kapıya doğru döndük, uzun boyu ve tebessüm eden yüzüyle gelen kişi Devrim'di.
Devrim. Amcamı affettikten sonra babası Mete ve amcam dediği Emir'den Özür dilemiş ve her ikisine de amca demeye başlamıştım. Annem İstanbul'dan geri dönemediği için onlara yardımcı olan kişi bendim. Özlüce'de okuyordum ve üniversiteye yakın bir ev tutabilmek için en uygun semt orasıydı. Oldukça zengin yeriydi ancak bu Devrim ve ailesini zorlamazdı.
Bana hayatının her kısmını ona yardım ettiğim süre boyunca açmıştı. Kendinde olmadan her şeyi anlatıyordu, küçük ve masum bir çocuk gibiydi. Bana kaybettiğim tüm o seneleri hatırlatıyordu. Belki de ondandır ki ona sert davranamıyordum. Değişen benden en başta yararlananlardan birisi o olmuştu. Devrim'i iyi bir arkadaş olarak görüyordum.
Evet, arkadaş.
"Kolay gelsin."dedi gülümseyerek, sıcak ve samimi ses tonu Asil'e olan sinirimi dindirmese de ona karşı yalandan bir gülümsemeye engel olamamıştı.
"Hayırdır, Devrim."dedim başımı hafifçe sallayarak.
Olduğu yerde durup ellerini belinde bağladı ve hafifçe başını sağa doğru eğdi,"Arkadaşımı gelip görmek istedim."dedi ve gülümsedi. Sallanmaya başladığı sırada güldüm,"Öyleyse hoşgeldin."diyerek ona doğru döndüm ve elimde ki bandajları çıkararak yürümeye başlayınca,"Allah'ın veledine bak..."diye söylenmeye başlayan Asil'in diğer dediklerini duyamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☠ASİL ESEN MELTEM☠
ChickLitSERT KIZ SERİSİ | 2 Ateşti bu, iyi bilirdi yakmayı. Yakmaya devam etti... Bir ruh kül olmuşken, o ruhun eşi hayatını o ateşin ellerinde kül etmişti. Fakat o kadar denen ateşin durmaya niyeti yoktu. En iyi bildiğini yapmaya devam ederken ateş, duyg...