AEM☠BÖLÜM||38

473 50 8
                                    

LOST IT ALL / JILL ANDREWS

Keyifli okumalar.

♓♓♓

Bazen kelimeler gelir ancak fikir gelmezdi.

Bazen fikir gelir ancak kelimeler gelmezdi.

Bazen ne fikir ne de kelimeler gelirdi.

Bazen hem fikir hemde kelimeler gelirdi.

Kelimeler ve fikirler karanlığın içinde sallanan tüm o bilinçli zaman dilimlerinin kahramanıydı. Sonuçta karanlık sizi çevrelediği zaman istediğiniz gibi davranmak kolaydı ancak tüm ışıklar üzerinize düşer ve gece sizden çekilirse istediğinizi yapmak, ya da siz olmak her zamankinden çok daha zorlaşırdı.

Gündüz her şeyini ele verdiğinde ağlamak ister, gecenin sizi saran sessizliğine tekrar benliğinizi teslim etmek için yanıp tutuşurdunuz. Ben önümde onca ifadesiz yüz varken ve henüz doğan güneş yerdeki gri asfalttan göz bebeklerime yansırken yalnızca gecenin gölgesine sığınmak istedim ve ağlamak. Ciğerlerim sökülene, içimde yeni yeşeren mutluluk ve umut tekrar can verene kadar yalnızca ağlamak.

Adamlardan yalnızca birisi ile göz göze geldiğim anda, bakışlarında ki fütursuz kararlılık tenimin ürpermesine sebep oldu. Adam ölüm istiyordu ve karşısında her kim varsa hepsinin canını almaktan çekinecek gibi değildi.

Asil tam o anda elimi tuttu ve parmaklarımı iki kere sıktı. O an dedim ki, yalnızca siktir et. Her ne istiyorsan onu yap, yani ağla. İçinde ki her duygu hissizliğine karışana dek yalnızca ağla, yerlerde yuvarlan, kendini döv ve ağla.

Ancak gündüz yalnızca sizi sizden çalmazdı, gerçeklerinizi ve karanlık umutlarınızı kendi ışığı altında yakar ve ölümlerini kendi içinde saklardı. Sakladı.

Asil hiç beklemeden elimi son kez sıktı ve beni de beraberinde sürükleyerek koşmaya başladı. Tam o anda bir adamın gür sesi deponun duvarlarında yankılandı ve kulağımı sağır eden bir silah sesi aynı anda saçlarımın arasından vızıldayan kurşuna annelik yaptı. Uzuvlarım kendi içinde isyan ederken Asil beklemeden beni önüne çekti ve bedenini bana siper ederek koşmaya devam etti.

Saniyeler sonra hiç görmeye fırsatımın olmadığı ve belki de hiçbir zaman göremeyeceğim kamufle olmuş demir bir kapıyı hızla açıp arkamızdan kapattı. Bedenlerimiz varlığı için haykırdığım karanlığa girdiğinde, Asil yavaşladı ve birkaç adımı daha benimle birlikte attı. Ardından her neredeysek belli ışıklar bizi takip etti ve dar, gri bir koridoru acımasızca aydınlattı.

Nefes nefese Asil'e dönüp kararmış ela gözlerine diktim bakışlarımı,"Ne oluyor, Asil?"sesimin dehşetten ve korkudan uzak çıkmasını arzularken paniğin elleri arasında esir olmasına engel olamamıştım.

"Soru sorma şimdi, bir an önce tüneli geçmemiz ve elimizden geldiği kadar uzaklaşmamız lazım."dediğinde arkamızda kalan kapıda büyük bir gürültü koptu. Her ikimizde refleks olarak o tarafa döndüğümüzde saniyeler birbirimizin bakışlarına bizi mahkum etmişti gecikmeden. Söylemek yapmaktan kolaydı ve Asil benden sadece ona riayet etmemi istiyordu en azından şimdilik ancak bu imkansızdı.

"Kim bunlar As..."diye bağırmaya başladığım anda hızla yüzümü elleri arasına aldı ve dudaklarımdan çıkmak üzere olan adımı kendi nefesiyle ciğerlerime mühürledi, dudakları alnıma dayandığı anda nefesi yüzümün üzerinden hiçliğe karıştı, tıpkı o an gelen kelimeler ancak giden fikirler gibi.

"Yalvarırım sadece koş."gözlerinde titreyen duyguları bir kez daha konuşmama engel oldu ve zihnim adamları gördüğümüz birkaç dakika önceki geçmişten şimdiki zamanda çevrimiçi olup, bir kez daha gümbürdeyen kapıyla güncellendi.

☠ASİL ESEN MELTEM☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin