AEM ☠ BÖLÜM||16

969 75 153
                                    

Bölüm Müziği: IMAGINE DRAGONS / ON TOP OF THE WORLD

Bölüm ithafını artık Asil'i onlarca yorumu ile bir nevi namusuna geçiren  -Hazz-Yrn-  vermek istiyorum. Hak etti cidden. Ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Hatalar varsa affedin bir daha Bakma fırsatım olmadı.

●●●

Asil'in haklı haksızlığına sesimi bile çıkarmadan, sadece gözlerimin bağını çözdüm. Hemen karşımda, ela gözleri gayet ciddi bir şekilde gözlerimin içine bakıyor, bedeni bir savaşa hazırlanmış gibi dik duruyordu.

Gözlerimi çektim gözlerinden. Ayağa kalkmadan önce ayağımda ki ipleri yavaşça çözdüm, bir kez daha Asil'e dönmeden ringten ve ardından salondan çıkıp gittim.

Sakindim. Yüzüme çarpılan gerçeğin canımı yaktığı gerçeğini göz ardı ederken çektiğim zorluğun üstesinden gelebilmek için pek fazla uğraşmıyordum. Ruhum dinmişti. Belki de yaptığım tek bir hatanın üzerinden geçen doğrularımdı beni sakinleştiren ama bilmiyordum işte.

Mavi gökyüzüne yansıyan altın renkli ışıkların geri çekilirken gökyüzüne saldığı mor iplikleri takip ediyordum gözlerimle. Bedenim yorgundu, küçük bir düşüncenin bile beynimde ki ağlara takılmasına tahammülüm yoktu.

Kısa bir Yokuşu inip, sokak başında, köşe de duran beyaz kulübenin üstüne yapıştırılmış Heykel Taksi yazısını görünce, adımlarımı elimden geldiği kadar hızlandırdım. Yaklaşmamla beraber abiler gösterdi taksiyi, sesimi çıkarmadan binip, adresi söyledim.

Sessiz yolculuğumuzu bölen tek şey dışarıda ki gürültü meraklısı insanların korna sesleriydi. En sonunda evimin önünde durdu taksi. Neyse ödeyip, indim.

Evden içeriye adım attığım gibi bu yorgunluğum ve sakinliğimle görmek istediğim tek kişiye seslendim,"Anne?"

Bağırışım, bomboş olduğunu saniyeler içinde öğrendiğim evin içinde kaybolduktan hemen sonra, bugün evde olması gerektiği fakat kimseyi dinlemeyip İstanbul'a konferansa gittiğini hatırladım.

Yine de sesini duymak istiyordum. Ruhumun sıcaklıkla sarmalanmasına, anne sesinin beni ve duygularımı sarmasına ihtiyaç duyuyordum.

Salonda ki koltuğa attım kendimi, başımı arkaya yaslayıp biraz da olsa kendime gelmeye çalıştım. Fazla uzun sürmedi ki telefonumu çıkarıp annemi aradım. Bir kaç çalıştan sonra açıldı hemen.

"Anne?"dedim hemen, sanki telefonun diğer ucundan kaçacak gibi, eğer aniden söylersem onu yakalarmışım gibi acele ettim. Ne kadar da çocuktum.

"Meltem, kızım."

Bir süredir üzerimde olan sakinliğin içimde kilitlendiğini, büyük bir sıkıntının göğsüme yüklendiğini hissettim. Annemin sesinde, beyaz  bir Pencereye yaslı duran siyah gölge gibi asılı kalmış bir sıkıntı vardı, hissetmiştim. Kaşlarım çatılırken, oturduğum yerde doğruldum.

"Sesin kötü geliyor."dedim hemen. Lafı uzatıp, iyi misin diye sormazdım. Bir şey olup olmadığını da soracak değildim, saçmalıktan başka hiçbir şey değildi. Bir insanın sesi kötü geliyorsa elbet bir sebebi olurdu. Kötü olan hiçbir şey ise iyilik sıfatını alamazdı. Basitti.

Annemin bir kaç kez karşı tarafta öksürdüğünü duydum. Sigara içmişti.

"Hastasın ve henüz kapanmış bir yaraya sahipsin, nasıl olur da sigara içersin anne? Biraz olsun kendine dikkat edemez misin?"diye çıkışırken buldum kendimi. Sakinliğim böylece köşesine çekilmiş, beni yine karanlığa koşup, aydınlıkta hapsolan ruhum ile baş başa bırakmıştı.

☠ASİL ESEN MELTEM☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin