AEM||BÖLÜM☠20

847 66 31
                                    

RED/WHO WE ARE

Keyifli okumalar...

♓♓♓

Küçükken çok yorulduğum zamanların içine karışan anıların arka planı evimizden uzakta olan parktı. Çocukken huysuz olduğum zamanlar oldukça fazlaydı, aslında parka gidip oynamasını bile sevmezdim, küçük kızların ve oğlanların dev gibi arkasında duran babaları vardı ve ben çocuktum, babamın olmaması o zamanlar da bana zayıflık gibi geliyor ve huysuzluk kaçınılmaz oluyordu.

Sırf o yüzden parklarda ki tek arkadaşım salıncaklardı. Onlar benim kedi gözlerimdi, orada oturup saatlerce kalkmaz ve babalar ile çocuklarını izlerdim. Çocuktum işte, neyin ne olduğu hakkında belli ayrıt ve görüşlerim vardı ama hepsi saçmaydı.

Aslında babasız bir kız güçsüz olabilirdi bunun delilleri ve kanıtlanabilirliği tartışılırdı ama şu an zihnimin içinde dönmesini istemiyordum.

Baba konusu açılsın istemiyordum.

Son iki yumruğum ve enerjisi tamamen düşen bir beden kalmıştı Meltem ismini taşıyan bu kişiden geriye. Ölmek üzere olan bir kuş gibi son çırpınışlarımı verdiğim hissi iğrençti fakat güç tükense bile fikrim bundan etkilenmiyordu, o bok beyinliye kim olduğumu gösterecektim, o da görecekti.

Babam olsaydı ne değişirdi?

Lanet olsun!

Son iki yumruğu hızlıca Kum torbasına geçirdikten sonra nefes nefese sarıldım az önce yumruk attığım koca torbaya. Alnımı üzerine yaslayıp derin nefeslerimi almaya devam ettim.

Babam olsaydı daha sakin bir kız olabilir miydim peki?

Saçmalıyordum. Zamansız gelen bu düşünceler ve sorulardan kurtulmam gerektiğinin farkındaydım.

Kendimi boylu boyunca yere atıp senelerce bana yoldaşlık etmiş tavana çevirdim gözlerimi. Ne oraya yıllarca beklediğim babamın yüzünü çizdim eskisi gibi, ne de düşüncelerin yarattığı o uğursuz kuyunun içine çekilen zavallı bedenimi gördüm.

Gözlerimi kapattığım saniyenin ardını izleyen şaşkınlığı davet eden o bok beyinliydi. Tüm ağırlığını ayaklarımın üstüne vererek bacaklarımın üzerine oturmuştu, hızla gözlerimi açıp gözlerinin içine baktım, ifadesizdi ela gözleri, fakat ardında çalkalanan hain bir fırtınanın varlığını zihnimde ben bile hissetmiştim.

"Kalksana lan ayaklarımın üstünden!"diye söylenirken buldum kendimi, ne yaptığımı ben bile tam olarak bilmiyordum, mesela bağırabilirdim ama bunu yapmamıştım. Nedeni hakkında ise en ufak bir düşünceye sahip değildim.

"Sakın bana bir daha 'lan' deme Çaylak. Seni uyarıyorum."derken ciddiydi fakat umrumda bile değildi.

"Ne yaparsın? Yoksa yine ceza mı alırım Usta?"onu alaya alıyordum, evet, çünkü beni korkutmuyordu. Gözlerinde ki tuhaflığın anlamını bilmiyordum, yüzünde ki ifadesizlik fazla düzdü, tahminde bulunamıyordum ama yine de ondan korkmuyordum.

Bilmediğiniz bir yolun sonunu sırf korkunuz yüzünden yürümemeye karar vermek sizden çok şey alıp götürebilir, ya da götürdüklerinden daha fazlasını size verebilirdi. Önemli olan kaybedeceklerinizi göze alıp o yolu yürümeye başlamaktı, boktan korkunuza yenilip en baştan geri dönmek değil.

☠ASİL ESEN MELTEM☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin