Multi:Melis , Doğa , Su
Dün nerdeyse bütün gün uyuduğum için sabah saat 7:00 uyanmam zor olmadı. İlk önce elimi yüzümü yıkadım. Burada belli bir okul yafeti yoktu. Dolabı açtığımda öntaraflardan gözüme okula en uygun kıyafetleri aldım. Kıyafeti aldıktan sonra biraz yatakta oturmam gerekti çünkü belim ayakta uzun süre durmamı engelliyordu. Yatakta oturarak yavaşca giyindim. Giyinmem on beş dakikamı aldı. Odada bilgisayar vardı. Bilgisayar sandalyesini dolabın önüne koydum ve oturdum. Çantamı ona göre ayarladım. Ne yapabilirim ancak böyle yapabildim. Sandalyeyi yerine kotup yatağımı düzelttim. Rüzgar'ın baha hazır ol dediği saate daha on beş dakika vardı. Benda camın önüne gelip dışarı bakmaya başladım. Dışarıda daha çok erken olduğu için hiç kimse yoktu. Acaba burada kahvaltı veriliyor mu? Beynimi yarısı Rüzgar gelene kadar bekle diyordu ama beynimin diğer yarısı ve karnım buna itiraz ediyordu. Oda kapasının önüne gittim. Azıcık araladım ve dışarı baktım. Rüzgar gelene kadar odadan dışarı çıkmamam lazım çünkü önceki olaylar başımıza geldiyse üçümüz gezme sevdasından geldi. Saate baktığımda daha on dakika vardı. En iyisi çantamı alıp odadan dışarı çıkayım. En azından on dakikada koridorun sonuna varabilirim. Odadan çıktım ve yürümeye başladım. Arada bir duvara yaslanıyordum. Nerdeyse koridorun sonuna gelmiştim. Biraz dinlenmek için duvara yasalandığımda sanki duvara yaslanmamışım da kapıya yaslanmışım gibi ses çıktı. Arkamı dönüp baktığımda duvar vardı yada gözlerim bana oyun oynuyordu. Elimi duvarın üstünde gezdirdiğimde kapı tokmağı buldum. Kapıyı açtığımda karşıma büyük bir kütüphane çıktı. Bu kütüphanede kitaplardan başka koridorda bulunan resimler gibi resimler vardı. Fazla inceleyemedim çünkü dışarıdan sesler geliyordu. İyiki de kapıdan fazla uzaklaşmaşım. Olabildiğince hızlı adımlarla dışarı çıktım ve kapıyı kapattım. Kimseler gelmeden kapının olduğu kısmı kafama kazıma çalıştım. Ben etrafıma bakmam bitince gelen yanıma varmıştı bile. Gelen Rüzgar'mış. Rüzgar koluma girerken konuşmaya başladı.
Rüzgar:Sen neden buradasın? Biz odanda buluşmak için anlaşmamış mıydık?
+Evet anlaşmıştık ama ben on beş dakika önceden hazır oldum.
Rüzgar:Çantanı bana ver , ben taşıyım.
+Gerek yok. Zaten benim ağırlımın yarısı sende denilebilir.
Rüzgar:Olsun ver.
+İyi , sen bilirsin. Buyur al. Bu arada kahvaltı veriliyor mu?
Rüzgar:Evet , en alt katta.
+Peki kaç kat var en alt kata?
Rüzgar:Bildiğin gibi binaların hepsi 6 katlı. Senin odan yatakhane binasının ( bir tane yatakhane binası var ilk 3 kat kızların , son 3 kat erkeklerin ) ikinci katına düştü. Belki görmüşsündür aşağı katta geniş bir salon var orada kahvaltı edeceğiz.
+Diğer iki yemeğide orada yiyeceksek ben yandım.
Rüzgar:Neden?
+Birinci olarak ben ayakta zor yürüyorum. İkinci olarak eğer ilede salonda yiyelim diyorsanız her öğün biriniz benim koluma girmek zorunda.
Rüzgar:Sen iyileşte ben seni kucağımda bile taşırım.
Biz konuşurken çoktan yemek salonunun önüne gelmişiz. İçeri girdiğimizde fazla kimse yoktu. Rüzgar beni masalardan birine oturtu. Bir süre sonra Çağlar Melis veSu ile birlikte salona geldi. Yanıma oturdular. Çağlar Rüzgarın yanına oturdu. Sonra Hira geldi yanımıza.
Hira:Yaraların nasıl oldu?
+Biraz daha iyi gibi sanki ama kimse koluma girmeden yürüyemiyorum.