Eda'yı yatırdıktan sonra bende yattım. Şimdi saat gecenin üçü ve kapı çalıyor. Kapıya bakmak için odanan çıkıp aşagı indim. Kapı deliğinden bakınca Alex'i gördün. Biraz sitrese girdiğim için aklıma ilk önce bir şey gelmdi. Sonra telefonumu alıp mutfağa gittim. Sonra evimi aradım. Çalıyor.. çalıyor... Açtılar. Sesizce konuşmaya başladım.
+Alo.
-Alo. Doğa sen misin?
+Evet , benim. Çağlar şimdi beni iyi dinle. Alex burda. Şu anda kapının önünde.
-Ne? Sen onu mümkün olduğunca oylamaya çalış. Ben geliyorum.
+Tamam. Çabuk ol , lütfen.
-Tamam , tamam. Sakil ol. Geliyorum , merak teme.
+Tamam.
Kapının çalışına Eda bile uyanmış , merdivenin son basamağına kadar inmişti. Son basamakta duruyordu. Bende kapının önüne geldi.
+Kim o?
-Benim , Alex.
+Ne istiyorsun?
-Seni.
+Mümkün değil.
-Evet , mümkün.
Kapıyı nasıl tuttuysa artık , tuttuğu gibi geri çekti. Kapı menyeşelerinden söküldü. Yanıma gelip kolumdan tuttu. Eda'ya arkası dönüktü.
-Gel gidiyoruz. Sen bir hizmetçi değilsin.
+Hayır gelmiyorum.
Merdivenin sonunda sehba gibi birşey vardı. Sehbanın üzerinde de vazo. Eda vazoyu aldığı gibi Alex'in kafasına geçirdi. Alex olduğu yere yığıldı ama kafası zarar görmesi. Yani kanama filan yok. Sadece vazo kırıldı. Alex'in bayılması bize tahminimce yarım saat kazandırır.
############################
On dakika sonra Çaglar , Rüzgar ve Aelx'in babası gelmişti.
Kral:Alex'e ne oldu?
+Sadece bayıldı.
Kral:İyi. Bende yerde yatıyo olarak görünce korktum.
+Merak etmeyin. Oğlunuza fazla zarar gelmedi. Sadece eve gidince kafasına buz koyun. Bayıltabilmek için kafasına vurmak zorunda kaldık. Biz buz koyduk ama devam ettirilmezse kafası şişebilir.
Kral:Tamam.
Kral giderken hem oğlunu aldı hem de kapıyı sihirle yerine taktı. Rüzgar ile Çağlar bana baktılar.
Çağlar:Dedik biz sana burda kalalım diye ama bizi dinlemedin.
+Özür dilerim. Böyle olacağını tahmin edemedim.
Rüzgar:Olan oldu.
Çağlar:Bizim bu akşam okula dönmemiz gerekiyordu ve biz bunu unuttuk.
Rüzgar:Evet. Kesin ceza alıcaz.
+Bencil olduğumu düşünmenizi istemiyorum ama madem sonunda ceza var sabah gitseniz olmaz mı?
Çağlar:İyi o zaman. Zaten ceza almamız geç bile kaldıydı.
+Ben annemi ararım. Bu saatten sonra gitmeyin. Burada kalın.
Rüzgar:Tamam.
Annemi arayıp Rüzgar ile Çağların yanımda kalıcağını söyledim. Kalan son iki odayıda onlara verdim. Eda'yı yerine geri yatırdım. Bende odama geri döndüm. Şu bir aydır başımıza gelmeyen kalmadı ama sanki birazda olsa halimden memnun sayılırım. Sorunlarla uğraşmaktan sıkıldım ama yeni
insanlarla tanıştım. O yüzden iyi ki Okan Eda'yı kaçırmış ve ben onu kurtarmışım. Sonunda düşüncelerden sıyrılıp uykuya dalabildim. Eğer biraz daha uyuyamasaydım yarın yorgun düşebilirdim.############################
Sonunda sabah oldu. Saat 8:30. Beyleri kaldırdım. Kızlar uyanır uyanmaz kahfaltı yapmadan bizi görmeye gelmişler. Çünkü annem sabah sabah onları aramış. Onlarda merak etmişler. Ama olsun. En azından gitmeden önce beyleri görmüş oldular. Eda'yıda kaldırdım. O da elini yüzünü yıkayıp indi aşagı. Benim yıkamadığı düşünmeyin. Sabah kalkar kalmaz ikinci işim benim o. İlk işim üzerimi değişmek. Her neyse. Kahfaltıyı yaptık.
+Okula gidince ne olduğunu bize söyleyin. Olur mu?
Çağlar:Tamam.
Dışarı çıkmadan evin içinden ışınlandılar. Onlar gidince ben yeniden mutfağa geri döndüm. Bugün sabah kahfaltısında yine onlara çorba yapmak zorundayım çünkü hala baygınlar. Çorbayı yaptım. Hepimiz birine yedirdik. Son kalan iki kişiyide ben ve Su yedirdik. Sonra ilaçlarını verdim. Bu sırada onlarla ilgilenirken benim yaramı unuttum. Açıp baktığımda ise yaramın çoktan iyileşmiş olduğunu fark ettim. Her ihtimale karşı pansuman yaptım ama bu sefer kapatmadım. Kapı çaldı. Artık kapı zillerinden bıktım denebilir. Onca yaşadığımız şeyden sonra. Kapıyı açtığımamla suratımın asılması bir oldu.