Boş olan bardağını bir kez daha doldurup, içmeden bekledi adam.
Daha sonra ayağa kalkıp, cüzdanından içtiği rakının parasından fazlasını masanın üstüne atmıştı.
Ceylin ona ne yaptığını anlamak istercesine bakıyordu. Bir adım atarak yanına gelip, ba...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Güvensizlik ateşi 🔥
Umutsuzca bazı şeylerin yoluna girmesini arzulamaktan başka elinden bir şey gelmiyordu Ceylinin. Üzgündü, kırgındı, sinirli ve öfkeliydi hayata.
Ama zamanın en güzel tarafı ilaç etkisi olduğunu da bilecek yaştaydı. Bazı şeyleri zamana bırakması gerektiğini biliyordu oda.
Şarkı bittiğinde geride yıkık bir virane bırakmıştı.
Asud sazı çalmayı bırakıp, ayağa kalktı yavaşca, bir kaç adımda duvarın yanına geçmişti.
Elinde ki Sazı özenle duvarda , ona özel olan yere asıp, tekrar kızın yanına gelip oturdu.
Elini kızın dizine vurup, yüzünde yamuk bir gülümsemeyle onu seyrediyordu.
''Ee sen nasılsın Asud amca?''dedi aslında ilk sorması gereken soruyu sonda sormanın saçmalığı ile.
Adam hiç duruşunu bozmadan kıza cevap verdi aynı babacan ifadeyle.
''zamanın oyuncağı olarak yaşıyorum işte."dediğinde sözlerinin altında derin bir mâna yatıyordu.
''Asud 'em.Limadha turiddhalik? Sen hala gençsin.'' (Arapca Niye böyle söyledin? demişti. )
Küçüklüğünden beri Arapçayı ikinci ana dili gibi konuşuyordu. Bunun en büyük sebepkarı Asud amcasından başkası değildi elbet.
''Ah ağa kızı, yaşlanıyorum görmüyor musun?''
Asudun yüzünde yılların getirisi olan kırışlar, her tebessüm ettiğinde belirgin bir hale geliyordu.
''Sen hala gençsin, gençsin. Ee anlat bakalım Mardin'de işler nasıl, ben gittikten sonra neler oldu?"
Muzipce gülümsedi genç kız, seside kalbi kadar güzel olan adama.
''Eyidir...eyidir. Bildiğin Mardindir. Arada her zaman olduğu gibi nakkaşcı Mustafayla atışıyorum, hayatımda tek eğlence kaynağım o oldu sen gittikten sonra.''
''Eee Asud bey, değerimi anlamışsınızdır. "
''Yauv Ceylin, gittin okudun, okumuş kız oldun, hala gevezesin, ee hala gevezesin.''
Onun bu sistemine Ceylin bu günlerde unuttuğu bir şeyi yapıp kahkaha atmıştı. Bu adamı işte bu yüzden gerçekten seviyordu.
Her ne olursa olsun yüzünde gülümseme oluşturuyordu.
O an Ceylinin yüzündeki tebessüm dışardaki güneşden bile parlaktı.
''Ee ben saabaşdan dediydim. Çok konişim ben diye.''şiveli sesiyle, son sozlerini söylerken, adamda bu oyuna ayak uydurmayı seçmişti.