Bir geç gelen bölümle karşınızdayım sevgili okuyucularım.
Grip denen koca bir illetten büyük çektim. İyileştim, ölmedim. Zaten beni "yazom yonloşloron çok fozlo."diyen bazı arkadaşlar öldürmediyse ölmem merak etmeyin.
Bu bölümü yazmamda bana yardımcı olan, Sezen Aksu ya, Selami Şahin e, Burcu Güneş e, en çokta rahmetli Kayahana saygı ve sevgilerimi sunar ,teşekkür ederim.
Gelelim has makama, bölüm çok fazla içime sinmedi. Ama size de bir bölüm gerekliydi Değil mi?
Son bölümlerdeyiz, bakarsınız gelecek bölüm Final olur ha, kim bilir?
Bombayı şuraya bırakıyor size iyi okumalar diliyorum Ázam'cılar.
"Sen iyice delirdin......."diye hiddetle bağırdığında kolunu, bir dal parçası gibi çekiştiren adamdan kurtarmaya çalışıyordu Ceylin.
Çalışıyordu diyorum çünkü ondan ileri gidemiyordu bile.
Vücudunun her bir zerresi sinirden şahlanmıştı. Kurtulmaya çalıştıkça Barlas kolunu daha da çok kavrıyordu adeta.
Bir eliyle onu çekiştirirken diğer elinde tuttuğu artık gül olmayan gülleri savurarak yanından geçtikleri çöp kutusuna atmıştı adam. Aynı sinirin onuda elə geçirdiğini bilmiyordu Ceylin, kendi bileğinin derdiyle onu görmemişti bile.
"Duymuyor musun manyak, sen ne hakla böyle birşeye kalkışırsın? Adamın burnunu kırdın, burnunu?"
Bu seferde bağırışı ona ulaşamadan kaybolup gitmiş gibiydi havada. Barlas hiç oralı bile değildi.
Adımları direk otoparka ilerliyordu.
"Kafa atmak nedir ya?"dediğinde gözünün önüne dakikalar önce Barlasın alınının Mehanın burnunda patladığı sahne canlanmıştı.
Yüzü sanki o acıyı kendisi tatmış gibi kasılırken, herkese rezil oldukları düşüncesi bir kez daha zihninde aydınlanmıştı.
"Sen ne hakla benim karıma sulanırsan ulan?"diye bağırışı vardı ki Barlasın Sağır sultan bile duymuştu. Ardından kopan hengame de cabasıydı tâbi.
"Rezil oldum, bütün kariyerim bitti."diye ağlamaklı sayıklarken bir taraftan da düşmemek için Barlasa uyarak hızlı hızlı yürüyordu.
"Adam sadece incelik etmişti , bir çiçek ya! Alt tarafı bir çiçek!!"
Barlas çoktan arabaya ulaşıp kapıyı açarak onu içeri bir mendilmiş gibi atmıştı.
Kendiside seri hareketlerle arabaya yerleştiğinde kapıları kilitleyerek, sinirden kan çanağı gibi olan gözlerini Ceyline dikti. Ceylin onun sinirinden nasibini almaması için susması gerektiğini o an anlamıştı. İlk defa böyle deli bakıyordu. İlk defa onu böyle görmüştü .
Arabayı hızla çalıştırarak şirket otoparkında çıktı. Ceylin endişeyle Bir ulu birde onu sürerken kemerini takmayı ihmal etmemişti. Çünkü fazla hızlı kullanıyordu.
"Nereye gidiyoruz, nereye götürüyorsun beni?"diye sordu. Sanki boşluğa konuşmuş gibi hiç bir tepki vermemişti Barlas. Elleri direksiyonu öyle sıkıyordu ki, az sonra zavallı direksiyon elinde kalacak gibiydi.
"Telefonum, çantam her şeyim şirkette kaldı. Hiç değilse onları alsaydım."
Yoldan bir kaç saniyeliğine bakışlarını çekip, ona çevirdi bakışlarını Barlas. Bakışlarından anladığı kadarıyla bunu umursamıyorum düşünmüyordu.
Bu onu sinirlendirince bir anda tekrar"Sen beni duymuyor musun? Sanki duvara konuşuyorum."diye bağırmıştı yeniden.
Barlas onu susturamayacağını anladığında"Gideceğimiz yerde onların hiçbirini ihtiyacın olmayacak."demişti. Demişti demesine ama söylediği cümlenin başka sorulara kapı açacağının bilincinde değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I ÁZAM.
General FictionBoş olan bardağını bir kez daha doldurup, içmeden bekledi adam. Daha sonra ayağa kalkıp, cüzdanından içtiği rakının parasından fazlasını masanın üstüne atmıştı. Ceylin ona ne yaptığını anlamak istercesine bakıyordu. Bir adım atarak yanına gelip, ba...
