Selam canlarım, yeni yıla az kalan bir zamand size yeni yıl hediyem. Yeni bölümlee karşınızdayııım. Evvet umarım bölümü beğenirsiniz. Geçen bölüm çok ekşınlı bi yerde kestim. Umarım bu bölümü beyenirsiniz. Yorumlarınızı okurken çok mutlu oluyorum. Benden yorumlarınızı eksik etmeyin.
Multideki şarkı bölüme özel. İsimini bilmeyenler yazsın. Iyi okumalar. Bu bölüm hiç içime yatmadı. En kısa zamanda bonba gibi bir bölüm yazacağım.
İyi alıştın.
Şaşkınlıkla açılan gözleri kipriklerini ahenkle süzdürüyordu sanki. Bir çift göz işte bu kadar anlamlı ola bilirdi biri için. Bu kadar güzel.....
Öpse, şu an, şu saniye, hazır gözlerini açmışken. Sonraki bütün cezalara razıydı. Bir öpücük sadece.
Verdiği söz......bir öpücükle verdiği sözü unutmuş adam olacaktı. Bunu göze ala bilirmiydi?. Karısının gözünde onu istek dışı öpen adamdan başka bir şey olmayacaktı ki. Bu düşünce bile onu kaybetme korkusunu dürtülemişdi.
Evet.... onu kaybetmekten ölesiye korkmaya başlamışdı.
Alışdım'diye geçirdi içinden. Ona alıştım artık dedi.
Bu evde olmasına....
Odada ki izlerine.....
Kokusuna.....
Sesine....
Gülüşüne....
Kızdığı zaman 'Miran'diye bağırmasına.....
Herşeyine alışmışdı.
Barlas korkaktı... Bunca hissi sadece alışkanlık lafına sığdıracak kadar korkak, onu kaybetmeyecek kadarda cesurdu. Bu iki zıtlık, onu Ceyline bağlayan en güzel unsurlardan birine çevrilmişti.
Gözlerinden geçen bi anlık isteği fark etmişdi genç kız. Uyku bir adama bu kadarmı yakışırdı. O bi anlık istek yıldız misali kayarken, kahve rengi harelerde anlamlandramadığı saklı duygular belirmişdi.
Öpse...şu an, şu saniye onu öpse.... ne yapacaktı ki. İtecekmiydi? Tokatmı atacaktı? Yoksa bir daha çocuk gibi konuşmayacakmıydı? Ne peki?
Ben söyleyeyim.... hiç bir şey. Şu an Barlas, Ceylini öpse hiç bir şey olmayacaktı. Çünkü Ceylinin içinde oluşan duygular ne onu itmeye izin verirdi nede bir tokata.
Barlas tam konuşacaktı ki, genç kız bi an gelen güçle kendine gelip onu itdi. Yataktan hızla kalkarak banyoya girip, kapıyı kapatdı.
Kapının arkasına yaslanıp, sağ elini kalbinin üstüne koydu. Öyle gümbürtüyle atıyordu ki, kalbi ramazan davulu yanında halt ediyodu.
Nefesleri düzensiz olduğu için ne kalbi düzeliyordu ne de kendine gele biliyordu. Lavabonun önüne gelip suyu soğuğa ayarlayıp, soyuk suyu yüzüne çırptı. Kendine gelmeye çalışsada kalbi hala tren gibi aynı raylarda ilerliyodu, hızlı ve eksiksiz.
***
Kahvaltı masasında her gün olduğu gibi sessiz ve düzenli geçiyordu. Yine her sabah olduğu gibi Berzan, Barlas'ı sinir edip, laf yiyordu. Arada bu laflar dayakla yer deyişdirsede, Berzan kahvaltı sonuna dek üç farklı şeyi yiyip hayatda kala bilen bir insandı, bunu göze ala biliyorsa katlanacaktı.
Kahvaltı boyunca ne Ceylin Barlasa bakmışdı, ne de Barlas. Arada hafif kaçamak bakışlar atsalarda bir birlerine bütünlükde olduğundan sessizde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I ÁZAM.
סיפורת כלליתBoş olan bardağını bir kez daha doldurup, içmeden bekledi adam. Daha sonra ayağa kalkıp, cüzdanından içtiği rakının parasından fazlasını masanın üstüne atmıştı. Ceylin ona ne yaptığını anlamak istercesine bakıyordu. Bir adım atarak yanına gelip, ba...
