Lütfen benimle yorumlarınızı paylaşın.
6 AY SONRA.
Güneş tüm kızıllığı ile tepeye tırmanırken, bir ilk yaz sabahı ne kadar kötü ola bilirse o gün onun için o kadar kötü geçiyordu.
Havanın yeni yeni ısınması, pencereden yüzüne vuran gün ışığı bile üstünde ki kasveti bir nebze olsun azaltmaya yetmiyordu Ceylinin.
Mardin'in sıcağını kaç yıldır hissetmediği için, bu aralar nefes almakta güçlük çekiyordu baba evinde.
Gerçi, aylardır doğru dürüst ne zaman nefes almıştı ki, o günde farklı olsun onun için.
Pencereyi açıp, temiz havayı ciğerine çekti gönül rahatlığıyla. Gözlerini kapatıp, yüzüne değen güneş ışıklarını hissetmeye çalıştı.
Gözlerini kamaştıran güneşi hissedebiliyordu.
Teninde oynaşan ışık hüzmelerinin iç gıcıklatan hissi ,içinde ölmüş olan duygulara dokunmuştu o an.
Gelen sesler kulağına çalındığında, yavaşca araladı gözlerini. Aşağı baktığında seslerin ,avluya kurulan kahvaltı sofrasından geldiğini anlamıştı. Annesi her sabah olduğu gibi bu sabah da mutfakta terör esitiriyordu.
Bu gününde diğer sabahlar gibi geçecek olma düşüncesi gelip konmuştu zihnine.
Kara bir duman yutmuş gibi hissediyordu aylardır. O dumanda tüm hisslerini, tüm duygularını boğmuş gibiydi. Ne mutlu ola biliyordu ne de artık ağlaya biliyordu.
Garip bir şekilde, sadece nefes alıyordu.
Büyük bir sessizlik kaplamıştı dört yanını.
Pencereyi kapatıp, içeri doğru girdiğinde gözleri aynaya takılı kaldı bir süre.
Sanki kendini ilk kez görüyormuş gibi bir izlenime kapılmıştı.
Günlerdir hatta haftalardır doğru dürüst bir şey yemediği için bembeyaz olan teni, buz gibi olan elleri bir ölüden farksız olduğunu fısıldıyordu kulaklarına bir ninni gibi.
Çokcada zayıflamıştı. Hastalıklı gibi görünüyordu.
Çökmüş gözaltılarından uykuzusluk akıyordu. Gözüne uyku girmiyordu geceleri.
Kurumuş dudaklarını araladı nefes almak için.
Haftalar sonra ilk kez gözleri doldu o an. Ağlamayı bile unutmuştu bedeni. Bir ölüden farksız hissediyordu kendini.
Azıcık kendine gelir gibi olsa da aklına o zifiri bir gece gibi doğan gün geliyordu. Sevdiği adamım nefretle parlayan irisleri düşüyordu zihninin karanlığına.
Hayatta en sevdiği ile imtahan oluyordu Ceylin. En sevdikleriyle.
Sanki koca bir dünyanı sırtlamış gibi hissediyordu. Omuzları kaldıramayacağı kadar bir yük edinmişti. Fakat onun her şeyi öğrenmesiyle bu yükün azalacağını düşünüyordu bir zamanlar. Ne kadarda yanılmıştı.
En son kulağına fısıldadığı kelimeler aklından çıkmıyordu bir türlü.
"Sen benden bir parça çaldın, ben senden bütün parçalarını alacağım!"
Demişti o gün.
O günden sonra tam 2 mevsim gelip geçmişti hayattan. Mevsimler gibi oda gitmişti hayatından.
Kimseyi onu özlediği kadar özlemiyordu. Bir bakışına hasret kalmıştı, bir sözüne bir gülüşüne.
Bazı şeyleri zamana bırakmak iyiydi. Yaraları iyileştirirdi. Fakat bazı şeyleri ise daha da acıtan bir hâl aldırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I ÁZAM.
General FictionBoş olan bardağını bir kez daha doldurup, içmeden bekledi adam. Daha sonra ayağa kalkıp, cüzdanından içtiği rakının parasından fazlasını masanın üstüne atmıştı. Ceylin ona ne yaptığını anlamak istercesine bakıyordu. Bir adım atarak yanına gelip, ba...
