~B50~

23.4K 971 98
                                        

Merhabaaa, ben geldim ve size yeni bölüm getidim. Uzun bir aradan sonra karşınızdayım. Sabredip bekleyen her kese teşekkürler.

Hamileliğim yüzünden çoğu zaman yazma sorunları çektim ama şu an size son zamanlarda yazdığım en uzun bölümle geldim.

Küçük kızım beni çok yoruyor. Affınıza sığınıyorum.

Evet bakalım beğenecekmisiniz.

Gelecek bölümü büyük ihtimal anne olarak atıcağım zira doğumuma 1 hafta zaman kaldı. Ne garipdir ki 8 ağustos ta benimde doğum günüm. En büyük hediyemi o gün kucağıma alacağım anlaşılan.

Yorum ve votelerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim. Eğer bölümler geç gelirse lütfen affedin. Finale zaten az kaldı. Acukta sabredin.


Tıp....tıp....tıp...

Cama vuran küçük yağmur damlacıklarının çıkardığı o hoş ama rahatsız etmeyen sesti kulaklarına çalınan müzik. Tek nota halinde, dakikalardır sanki usta bir bestecinin elinden çıkan bir şaheseri dinler gibi dinliyordu bunu.

Haziranın ortalarında olmasına rağmen bir kaç gündür yağmurlu geçiyordu Paris. İnsanın içini kaplayan kasvetli hava tüm iliklerinde kendini gösteriyordu.

Pencereden aşağı baktığında, akıp giden trafik yağmuru umursamazca devam etdiğini gördü. Anlaşılan bu kasvet bir tek onun canını sıkıyordu.

Pencerenin önünden ayrılıp, masasına doğru adımlarını atdığında kapısının çaldığını duymuştu. Koltuğuna oturmadan"girin" talimatını verdiğinde içeri çok geçmeden Asistanı Sedef girmişti.

Ceylin yerine yerleştiğindeyse, elindeki doayaları önüne bırakıp"Efendim, bunlar istediğiniz dosyalar. Mösyö Frans, bu gün için olan randevuyu arayıp özürlerini ileterek erteledi. Karısı doğum yapıyormuş ve toplantıya katılamayacakmış. Onun yerine asistanı gelecek."dediğinde anladığını belirterek başını salladı.

Canının sıkınlığı sesine yansıdığından habersizce, şakaklarını ovarak baş ağrısını azaltmayı ummuşdu.

"Efendim iyimisiniz?"diye soran asistanının sesi endişe kırıntılarıyla süslüydü.

"İyiyim, başım ağrıyor biraz."diye baştab savma bir cevap vererek"Başka bir şey var mı?"diye sordu.

"Hayır, günün akışı bu kadar. "

Başını sallayıp"Tamam, çıka bilirsin Sedef."dedi. Sedef, başını sallayıp, odadan çıktığında çalan telefonunun sesi odasında duyulmuştu.

Dosyaların arasından zorda olsa telefonu çıkarıp, arayana baktığında yüzüne yayılan gülümsemeye engel olmadı.

Açarak kulağına götürdüğünde, "Bırak kolumu seni küçük şeytan....."diye bağıran Lalezarın sesi kulağında yankılanmıştı.

Gülmesine engel olmadan, kıkırdadığında Laleza onun telefonu açtığını yeni anlamıştı.

"Ceylin.....?'diye sinirle inleyen kız, boğuşma ve hışırtı seslerinin ardından sesini düzene sokup"Senin bu kızın var ya, kolumda dişleriyle lüks bir saat yaptı. "Dediğinde, "...Yine...."diyede ilave etdi.

Duyulan çığlığın ardından bu seferde ağlamaklı sesle"Şimdi de rakamlarını yapmaya çalışıyor...."dedi.

Ceylin kıkırdamasını bastırmadan, masanın üstünde duran fotoğraf çerçevesini eline aldı. İçindeki kızını fotoğrafına sevgiyle bakıp "Yine anlaşamıyor musunuz siz?"diye sordu.

AŞK-I ÁZAM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin