Selam Azamcılarıım. Uzun bir aradan sonra ben geldim ve uzun bi aradan sonra görüşmek üzere geldim.
Nassız bakem. Umarım iyisinizdir. Bildiğiniz gibi sezon finaline çıkıyoruz. Bölüm geç geldi üzgünüm.
Sizi böyle bırakmak istemezdim emin olun, ama dönmek üzere gidiyorum. Dönüşüm ne kadar sürer emin olun bilmiyorum. ama döndüğümde hepinizi burda görmek istiyorum. Bıraktığım gibi.
Kimin ne sorusu ve isteği varsa mesaj ya da panoma yaza bilir orası her zaman size açık :).
Neyse çok uzatmak ve sizi sıkmak istemiyorum. İyi okumalat ve hoşcakalın.
"Sağolasın mıstık...."
Elinde tutdu bağlama tellerinden başını kaldırmadan söylemişti bunları. Dükkanın aşağısında çalışan çay ocağının en küçük ferdi Mustafa önüne çayını koyup, geldiği yöne doğru koşmaya başladı.
Tabi elinde tutduğu tepsisi ne kadar için verirse.
Çarşının aşağısında yaşayan Halil efendinin küçük oğluna yaptığı normal boyutlardan epey küçük olan bağlamayı bitirmek üzereydi.
Küçük çocuk sevinçle her gün gelip ondan bağlamayı soruyordu. En son dün gelmişti ve Asud yarın gelip alırsın değince gözlerinde oluşan sevinç tüm eziyetine değdiğini hissetdi.
Teli bağlamak için penseye ihtiyaç duymuştu ama etrafına bakımında az önce onu da kendiyle birlikte içeri götürdüğünü fark erdi.
Ayağa kalktığında belinde oluşan sızlamayı görmezden gelmişti. Bu ara bu ağrıları çoğalmıştı.
Her zaman olduğu gibi yaşlılıktan deyip geçiştiriyordu Asud.
Basamakları çıkıp dükkana girdiğinde pencerenin kenarındaki masanın üstüne az önce dalgınlıkla koyduğu penseyi eline aldı. O sırada arka tarafta olan miyavlama sesiyle bir kaç gündür daimi misafiri haline gelen kara kedinin olduğunu gördü.
Gülümseyerek kedi için evden getirdiği bayat ekmeklerin olduğu poşeti aldı eline.
İçinden çıkardığı küçük ekmekleri ayağına dolanan kara kedinin önüne ayrı. Kedi zaman kaybetmeden aç midesini doyurmaya başlarken, Asud eğildiği yerden dükkanın önünde bir arabanın durduğunu duydu.
Yine gelenin deli ağa olduğunu düşünerek keyfi yerine gelmişti. Son geldiğinde tavla sözü vermişti. Bu sefer bir tavla atmadan onu asla bırakmazdı.
Dizlerinden yardım alarak ayağa kalkmış, yanına koyduğu penseyide alarak kapıya doğru adımlamıştı.
Yüzünde olan gülümsemeyle Ceylini karşılamaya alışmıştı artık.
Kapının eşiğinden çıkıp başını kaldırdığındaysa.....zaman durmuştu.
Ağızı şaşkınlıkla açılırken elindeki pense ayaklarının dibini boylamıştı.
Kara saçlarına düşen tek tek aklar, gözlerinin altında olan siyahlıklar 20 yıl öncesindeki güzelliğe gölge düşürmemişti.
Yüne aynı kurşuni gözler.....yine aynı bakışlar.
Elindeki çantasını sımsıkı iki elle kavrayıp, başındaki kara yazmasını düzelterek utana sıkıla baktı yılların hasretine.
Kapkara geceden kopmuş gibiydi Zehra. Öyle çaresizlik barındırıyordu gözleri. Öyle acı.
Asud şaşkındı....
Yıllarım dediği kadın tüm varlığıyla karşısında dikilmiş ona bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I ÁZAM.
General FictionBoş olan bardağını bir kez daha doldurup, içmeden bekledi adam. Daha sonra ayağa kalkıp, cüzdanından içtiği rakının parasından fazlasını masanın üstüne atmıştı. Ceylin ona ne yaptığını anlamak istercesine bakıyordu. Bir adım atarak yanına gelip, ba...
