Mer......ha......baaaa.
Ben geldim, vefasız yazarınız. Yeni bölüm bekleyenlerin gözü yaşta.
Nasılsınız bakem?
Umarım sağlığınızda moralinizde yerindedir. Beklenen bölüm geldide.
Ve bu gün itibariyle tam 610k yız. Ve 1 milyona adım adım ilerliyoruz.
Neyse uzun nutuk çekmeyeceğim, çekiceğim varsada bunu o olunca yaparım artık.
Bşr kaç kişinin beni motive eden o güzel yorumlarına bir teşekkür etmemek mümkün olmuyor bu arada. Çok teşekkür ederim o 'bir kaç kişi'. İyiki varsınız.
Aşk-ı Âzam ailesi, hepiniz iyiki varsınız.
Umarım beyenirsiniz ve düşüncelerinizi benimle bölüşmeyi lütfen unutmayın. İyi okumalar.
.......HAYAL EDİN.....
Açık olan pencereden süzülen,yarım yamalak gün ışığı odanın bir tarafını aydınlatırken, diğer kısmı hala gölgeliydi. Pencereden süzülen rüzgar, üzerlerine örtülen pikenin eteklerini hareketlendiriyordu.
Oda çok soğuk değildi, bu günde havanın güzel olmasını fırsat bilen hemşire pencereyi açmıştı onlar için. İçeri dolan hayatdı.
Öyle zifiri bir karanlığın içindeydi ki uzun zamandır, yorgun düşmüştü tüm bedeni. Ama açtı gözlerini, bir kaç denemeden sonra.
Zihni belirgince yerine geliyordu.
O zifiri karanlığı bir bıçakla yırtarca deldi. İlk önce güneş ışığı süzüldü gözlerinden. Güçsüz, ve yalın...
Daha sonra makinasız aldığı en içten nefesini çekti ciğerlerine. Kurumuş dudakları aralandı bu nefesle. Bembeyaz odaya merhaba dedi.
Önünde koca bir pencere karşıladı onu. O pencereden görünen büyük bir söğüt ağacı çarptı gözlerine. Rüzgardan hafif hafif sallanan dalları görünüyordu. Yapraksız ve yalındı.
Hangi mevsimde olduğunu bilmedendi bu...
Daha sonra kim olduğunu düşündü, ne olduğunu, nasıl olduğunu...
Aklına doluşan onlarca kare, sanki hücum ediyorlardı beynine. Ceylindi o..Ceylin....Babasının en küçüğü, abisinin değerlisi...
Sevdiği adamın da Xezali... Ceylin Xezali..
Sevdiği adam....Barlas Miran...Kocası, eşi, en yakını......Sahi nerdeydi o?...
Aklına binlerce soru akın etmeye başladı. Nerdeydi? Burası neresiydi, ona nolmuştu? Ne zamandır böyle yatıyordu?
Kıpırdamaya çalıştı...Yapamadı...
Kıpırdayamayışı, her tarafına saplanan acı değildi. Tamam, onunda etkisi ola bilirdi ama, kıpırdamasını engelleyen bir çift koldu.
Uyandığından beri farketmediği bir şey vardı. Aradığı tüm sorularının cevabı yanı başındaydı.
Başını kaldırıp ona baktı.
Nefesi kesildi bir anda. Onunla yaşadığı bütün anıları zihinine doldu. Yüzü bir nefeslik uzağındaydı. Değişmemişdi, sakalları uzamış, saçları darmadağındı. Ve epey yorgun görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I ÁZAM.
Fiction généraleBoş olan bardağını bir kez daha doldurup, içmeden bekledi adam. Daha sonra ayağa kalkıp, cüzdanından içtiği rakının parasından fazlasını masanın üstüne atmıştı. Ceylin ona ne yaptığını anlamak istercesine bakıyordu. Bir adım atarak yanına gelip, ba...
