Iyi okumalar..
Herkes Sarpa bakmayı bırakmış yorulmanın verdiği his ile ağaçların kenarlarına oturmuşlardı.Sarpta beni yanına çekerek çimenlere oturup gökyüzüne bakmaya başladı.Yıldızların ışığı suratına vurduğu için o kadar hoş bir görüntü almıştı ki.Ona hayranlıkla baktığımı farkeden Sarp bana gülümseyerek baktı.
-Neye bakıyorsun sen öyle?
+Sana.
-Neden?Diyip sırıttı.
+Gece gibisin Sarp.Karanlık olduğun halde parıldayan o kadar çok şeyin var ki.Binlerce yıldız ve onlara öncülük eden ay.Gerçekten gece gibisin.
Tam cevap vereceği sırada Burağın bize seslenmesi ile gözlerimiz ona döndü.
-Sarp gidebileceğimiz bir yer biliyorum aslında.
Soran bakışlar attığımızı gören Burak cümlesine devam etti.
-Ilkokulda gittiğimiz okul,şuan kapalı ve okulda kimse yok.
Sarp yere bakıp düşünmeye başlamış olacak ki herkes vereceği cevabı bekledi merakla.Can ve Aylin zaten bizim için gelmişlerdi,o yüzden onlara sorun olmazdı.Burak ve Serayda öyle.
-Hadi kalkın ozaman diyerek Sarp elimi tutup önden yürümeye başlayınca Serayla gözgöze geldik.Gülümseyerek bakıp Kaş göz işareti yapınca dil çıkarıp bende güldüm.Çiftlik evine yavaşça geldiğimiz de hala annemin orada bir taşa oturmuş düşüncelere daldığını gördüm.Beni üzmüştü,fakat benim onu üzmeye ne hakkım vardı ki?Zaten karanlık olan iç dünyasında ışık tutan bizdik.Ben sanırım ona yapabileceğim en kötü şeyi yapmış ışığı söndürmüştüm.Ayağa kalkacağım sırada Sarpın beni aniden yere çekmesi ile ona baktım.Bana soran bakışlar atınca ne diyeceğimi bilememiştim.Madem ki bu yola çıkmıştım sonunu da görmeliydim.Ama şöyle bir gerçek vardı ki uzun zamandır bana ışık tutan bile olmamıştı.Sarp kalkıp bana güneşi getirmişti.Güneşi getireni de ben gökyüzüsüz bırakmazdım.Kulağına eğilerek:
+Birşey yok gece gibi adam diyip gülümsedim.Oda herşeyin yolunda olduğunu anlayıp gülümsedi.Çok sessiz bir şekilde arabaya doğru ilerlerken birisinin dala basması ile annemin yüzü bizim tarafa dönmüştü.Hepimiz biran da koşmaya başlayınca annem sadece olduğu yerde durup bize baktı.Sarp kapıyı hızla açıp herkesin binmesini sağladı.Biran sadece biran için annemle gözgöze gelmiştim.
-Lütfen,gitme dedi elini bana uzatarak.
+Bana yolları sen yaptın diyip üzgünce arabaya bindim.Sarp hızla gaza basarak çoktan uzaklaşmamızı sağlamıştı bu çiftlikten,umutsuz bıraktığım annemden.
Herkes ufak çaplıda olsa aralarında sohbet edip gülüyorlardı.Sadece Sarp ve ben yola bakıyorduk.Ters giden şey neydi?Biz zaten bunu istememiş miydik?Bizim mutlu olmamızı engelleyen insanlardan uzaklaşmak,öyle de olmuştu.Peki bizi güldürmeyen şey neydi?Kalp kırmak mı?Benim ki zaten kırılmayı geçin hiç bütün olmamıştı.Yalnız bırakılmak mı?Birileri benim yanımda olmamıştı ki yalnız bırakılacaktım.Benim hikayem..Kimsenin okumak istemediği ama birileri beğendi diye kitap haline getirilen birkaç sayfadan ibaretti.Taki kurumuş yapraklarıma 'Sarp'adında bir çiçek bırakılana kadar..
/Sarp'tan../
Duru'nun mutsuz olması beni en çok üzen şeydi şu hayatta.Zaten onunla o ağlarken tanışmamış mıydık?Bizim birbirine çarpıp biran da aşık olan gençler gibi sevgimiz olmamıştı.Ben o ağlarken acı çektiğini farketmiş,bu kız benim yaralarıma da merhem olur diye düşünmüştüm ilk gördüğümde.Belki de küçük çirkinin dediği doğruydu.Gece gibi bir adamdım,sadece yıldızı ve ayı parlayan bir gece.Ama Duru,benim gece olmamı sağlayan gökyüzümdü.
Elimi elinin yanına götürerek sadece birkaç saniye gülümseyerek baktım.Oda benim mutlu olduğumu anlamış olacak ki gülümsedi ve elimi tuttu.Açıkcası Duru'nun gülümsemesini hiçbir kahkahaya değişmezdim.
Gecenin ilerleyen saatlerinde herkes uyumuş olacak ki arabada teker seslerinden başka bir ses yoktu.Şehrin biraz dışında olduğumuz için yolda epey uzundu.Yavaşça Durunun elini bırakarak Burağa fısıltı ile seslendim.
-Burak.
-...
-Lan Burak!
-...
-Kalkasana lan!Diye bağırmam ile herkes biran da gözünü açmış etrafa bakındı.Burakta sonunda uyanabildiği için gözlerimi devirdim.
-Herkes uyandı bir sen uyanamadın lan!Azda sen sür şu arabayı.
-Hı?Tamam ya diyerek arabayı durdurmasını söyledi.
Frene basarak arabadan inip rüzgarın verdiği etki ile kapı çok sert bir şekilde kapanmıştı.Arabaya binerek bana gülerek bakan Can'a gözlerimi devirdim.
-Ne gülüp duruyorsun sen?Gecenin bu vakti içine şeytan mı girdi oğlum!
-Az daha kapıyı sert kapatsaydın beşik gibi sallanacaktık kanka.
Gene gözlerimi devirip hiçbirşeye aldırış etmeyip çoktan uykuya dalmış olan Duruya baktım.İstemsiz gülümsedim.Ve uykunun ağır basması ile bende sessizliğe gömüldüm.
-Burası mı?Çok küçük bir yermiş.Diye bulanık bulanık gelen Can'ın sesi ile gözlerimi açıp etrafa bakındım.Çoktan güneş doğmuş okula gelmiştik.Herkes dışarıya inmiş bahçede geziniyorlardı.Hızla bende inerek söze karıştım.
-Küçükken burda yatılı kalmak isteyenler olurdu.Onun için yataklar var,siz rahat edin diye buraya getirdik sizi hanımlar diyip Seray ve Ayline baktım.Duru da kıskanmış olmalı ki ayağıma vurup:
+Kusura bakma öküzsün hissetmezsin sandım diyip okulun kapısından girince sırıttım.Hepimiz teker teker girerek yıllardır gelmediğim okuluma baktım.Yada daha doğrusu acılarımı unuturum diye getirilmiş olduğum bu eski okula.Küçükken annem ve babam arkadaş edinirsem çocukluğumu yaşarım sanmışlardı fakat zaten onlar benim elimden çocukluğumu almışlardı.Burağın bana seslenmesi ile irkildim.
-Yatakhaneler nerdeydi?
-Ne biliyim ben diyip Duru'nun yanına gittim.
+Serayla Ayline sor sen diyip gözlerini devirince hafif eğilerek burnunu sıktım ve:
-Küçücüksün ama triplerin benden büyük diyip güldüm.
+Zaten seni dövemem trip atıcam tabi ki diyip beni kovalayınca gülüp koşmaya başladım.Diğerleri gülüp yavaş adımlarla peşimizden geldiler.Rastgele girdiğim bir kapıdan kocaman spor salonuna çıkmamız ile durdum.Karşımda kocaman basket potaları vardı.Burda basket atmak için az çaba sarfetmemiştim.Şimdi ise rahatlıkla atabilirdim.Duru yılların verdiği toz ile ve biraz havası kaçmış topu yerden alarak basket atmak için yeltenmişti ama boyu benden birazcık bile kısa olsa da yetişemediği için güldüm.
+Neye gülüyorsun sen?Diyip oda gülmemek için kendini zor tutuyordu.
-Duru.
+Efendim?
-Küçücüksün diyip kahkaha atmam ile gözlerini devirdi.Tekrardan basket atmak için yeltendiği anda anında belinden tutarak kaldırdım ve oda gülerek topu potadan atmıştı.
+Teşekkür ederim biraz kibar öküz diyip okulu turlamak için Burakların yanına giden Duru'nun arkasından yavaş adımlarla gelip elimi omzuna atıp sarıldım.Belkide bir oğlanın bir kıza yapabileceği en güzel hareket buydu.Kendini Yapayalnız hisseden bir kız çocuğuna oyuncak ayı hediye edilmesi gibiydi sarılmak.
Yatakhaneyi bulmamız ile aynı anda üç erkek kendimizi yataklara attık.Arabada doğru düzgün uyuyamamıştık zaten,kızlarda gülüşüp odadan çıktılar.Gözümü kapatarak uyumaya çalıştım.
/Duru'dan./
Perdeler olmadığı için ay ışığı odaları aydınlatıyordu.Herkes uyumuş,birtek ben birbir düşüncenin içinde sıkışıp kalmıştım.Korkuyordum,ne kadar herkesin 'sen artık büyüdün'sözünü duysam da küçük bir kız çocuğu gibi korkuyordum.Ya ilerde Sarpta çocuklarımıza benim babam gibi baba olursa?Ya hiç sevmezse onları?Böyle düşünmek içimi o kadar çok acıtıyordu ki.Babamın bana bir kere bile masal anlatmadığı günlerden beri hayal kurmayı bırakmıştım ben ama Sarp sanki hayal gibi çıkmıştı karşıma.O derece güzel,fazlasıyla da mükemmel.Fakat sevdiğiniz adamda da yaralar varsa çocuklarını incitecek bir karaktere sahip olmazdı değil mi?Başkaları yaralarımı sarmamış,dahada kanamasını sağlamıştı.Ama Sarp öyle olmamıştı,ilk ağladığım da bile göz yaşlarım yere düşmesin diye benimle konuşmak istemişti.
Sessizce ayağa kalkarak Sarpların odasına ilerledim.Kapısı aralık olan bu yerden gireceğim sırada Burak ve Sarp'ın fısıltı ile konuştuğunu duyup durdum ve dinledim.
-Koçum,annem kabul etti.Sizi..En yakın zamanda nereye gittiyseniz dönün daha yakından tanışmak istiyorum o kızla dedi.
-Yalan söyleyecek hali yok,beni kandırırsa ömür boyu suratına bakmayacağımı da biliyor.O halde birkaç güne döneriz dedi sessizce elinde ki sigarayı söndüren Sarp.
-Sence,değer mi?Ne biliyim işte,bir kız için annemi karşına aldın.
-Annem zaten hiçbir zaman yanımda olmadı ki diye sinirle hafif bağırdı Sarp.Tepkisini gören Burak'ta bir süre sustu.
-Çok mu seviyorsun lan diyip sırıtıp Sarp'ın omzuna vurdu Burak.
-Unutmuyorum biliyorsun değil mi?Yaşadığım o kötü günleri unutamıyorum.Ama o küçük çirkin var ya,o yanımdayken hatırlamama bile izin vermiyor.Anlatabildim mi?Dedi camdan bakıp iç çeken Sarp.
-Çok iyi anladım diyip arkasına yaslandı Burak.
Bende içten içe gülümsüyordum.Az önceki düşünceler çoktan beynimden silinmişti.Aslına bakacak olursak Sarp babadan da öte birşey olurdu.Babam gittiğinden beri insanlara kocaman anlamlar yüklemiştim ama hiçbiri yanımda kalmamıştı.Sarp gitmeyi bırakın ona yüklediğim anlamlara yeni ve güzel cümleler katmıştı.
Hangi karanlık,Sarp gibi gece adamı geçebilirdi?
Peki ya hangi karanlık içinde bu denli parlayan yıldızlar barındırabilirdi?Yeni kitabım 'KELEBEK'!Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKIŞIKLI ÖKÜZÜM
Teen Fiction'Beğenilerek kitapların arasına konulmuş sonradan ise unutulmuş çiçekleriz biz.Kimimizin suya kimimizin toprağa ihtiyacı varken benim güneş ışığına ihtiyacım olurdu her zaman.Kitapların arasındaki karanlıkta kalmaktan hep korkardım nedensiz.Bir gün...