6 / Cerrah

472 27 14
                                    

Kroşe'deki sağanak yumruklu günlerden biriydi; Rüzgar bu sefer sağanağa yakalanan değil onun sebebi olan taraftı. Uzun süredir birinciliği elinde tutuyordu ve nankör izleyiciler her zamanki gibi kim liderse onun yanındaydı. Rüzgar, arka tarafa geçerken izleyicinin "Fırtına!" demesine aldırmıyordu; yarın da başkasının adını haykıracaklardı. Aynanın karşısına geçip bir süre yüzünü inceledi. Durum iyiydi. Birkaç küçük çizikle aldığı zafer onu keyiflendirmişti. Kartal'a hesap verdirecek bir yüzle eve dönmeyecek olması güzeldi. Son zamanlarda çaylaklarla dövüşmüştü; şansı yaver gidiyordu. Soğuk suyun altına kendini attığında daha da rahatlamıştı. Kabinden ıslık çalarak çıktığında dövüştüğü; daha doğrusu dövdüğü çocuk aynada yüzüne bakıyordu. Rüzgar'la dövüşüp az bir hasarla kurtulmasını beklemek aptallık olurdu. Rüzgar'ı Kurt ve onun gibilerden ayıran bir özelliği vardı; yüze vurmaktan olabildiğince kaçınması. Aksi takdirde aynaya bakanın kim olduğunu bilemezdi.

"İyi misin?"

Çocuk, buz kadar soğuk bakan mavi gözlerini yüzündeki yaradan çekip Rüzgar'ın aynadaki yansımasına bakarken bilmiş bir tavırla cevap verdi.

"Ne kadar iyi olunabilirse..."

Rüzgar, hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp giderken çocuğun sesini yeniden duydu.

"Bana öğret."

Islığını yarıda kesip ağır hareketlerle çocuğa döndü, başını sola çevirip çatık kaşlarının altından ona baktı.

"Ne?"

"Bana öğret. Dövüşle ilgili her şeyi öğret. Senin öğrencin olmak istiyorum."

Rüzgar sağına soluna bakıp ikisinden başka kimsenin olmadığını görünce nefesini gürültülü bir kahkahayla geri verdi. Çocuğun kendisiyle dalga geçtiğini düşündü ama ona yeniden bakınca ne kadar ciddi olduğunu fark etti.

"Aylardır seni izliyorum. Sadece sen benim hocam olabilirsin. Lütfen. Eğit beni."

Çocuk, Rüzgar'ın cevabını beklemeden çevik bir hareketle elini uzattı ve gülümsemedi.

"Ben Tolga. Tolga Cerrah."

🎫

Kartal, birkaç gündür sessizdi, zorunda kalmadıkça konuşmuyordu ve ayıcıklı adam fotoğrafına bakmayı hobi haline getirmişti. Ayıcık. Bunun açıklaması şuydu; Zerrin Mermerci. Telefonu birkaç kez eline alıp geri bıraktı. Aramak istiyordu; kendisine pahalıya mal olabilecek bu zararı neden verdiğini anlamak için. Aramaktan vazgeçiyordu; ona istediğini vermemek için.

"Kartal?"

Ona istediğini vermek zorundaydı. İlk arayan olmuştu. Olmak zorunda bırakılmıştı.

"Neden yapıyorsun bunu?"

Kartal'ın sesi kontrol edemediği bir şekilde yükselmişti. Zerrin, telefonun diğer ucunda Kartal'ın sesini yeniden duymanın ona ne kadar iyi geldiğini inkâr edemeyecek kadar mutlu olmuştu. Kızgın bir ses tonu olsa bile.

"Neyi?"

"Geçmişimiz yüzünden intikam mı alıyorsun? Tamam, al! Sadece bana zarar verecek şeyler yapmayı dene, ucu arkadaşlarıma dokunan şeyler değil!"

"Kartal, yeter!"

Zerrin Mermerci sesini ne zaman yükseltirdi, Kartal? Düşün, düşün... Haksızlığa uğradığında. Kartal'ın Zerrin'e dair unutmadığı ayrıntılar listesindeki bilmem kaç numaralı madde. Zerrin bir süre bekleyip daha sakin bir sesle devam etti.

KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin