48 / Panzehir

48 8 4
                                    

Özkan için her şey planladığı gibi gitmeyecekti. Olacaklardan habersizce Tolga Cerrah'ın tuzağına doğru sürüyordu arabasını. Yolu kesildiğinde köşeye sıkıştığını anlayıp geri geri gitmeyi denedi ancak arka taraftan gelen iki araca karşı yapabileceği hiçbir şey yoktu. Endişeyle silahına uzanmaya çalıştı Özkan, titreyen elleri her şeyi mahvediyordu, kayıp giden silah koltuğun altında kaybolmuştu. Birkaç adam arabasının kapısını açıp ona silah doğrulttuğunda yapacağı tek bir şey kalmıştı, ellerini havaya kaldırmak. Hayır. Aslında yapacağı son şey bu değildi. Düşmanın eline düşmek korkunçtu, Nevzat'ın ne kadar akıllı olduğunu düşündü eline gizlenen hapı yutmadan önce, bunu kullanacağını tahmin edemezdi. Adamlar onu derdest etmeden önce işaret parmağıyla baş parmağının arasını ısırdı Özkan. Tolga'nın adamları onun ne yaptığını anlamaya çalışırken Özkan titreyerek yere düştü. Saniyeler içinde olup bitmişti her şey, Özkan'ın kaskatı bedeni tüm cansızlığıyla önlerinde duruyordu. Adamlardan biri endişeyle Tolga'yı arayıp olan biteni anlattı.

"Diğer adamı bulun. Nevzat Tunç'u. Onu bana canlı getirecekseniz, ikinci bir seçeneğiniz yok."

Tolga öfkeyle evin içinde dolaşırken bu öfkeden nasibini alan adamları da Özkan'ın aracının geldiği yöne doğru ilerledi. Nevzat, kendisine yaklaşan tehlikeden habersizdi, belki de umursamıyordu. Mutlu olmalıydı şimdi, aylarca içine düştüğü karanlıktan çıkmalıydı. Bitmişti her şey, efendisine verdiği sözü tutmuştu. Belki izliyordu şimdi Nevzat'ı, gurur duyuyordu onunla. Sokaklardan çekip almıştı onu Ziya Mermerci, hayatını borçluydu ona; gerekirse ölürdü de onun için. Böylesine bağlıydı Ziya Bey'e. Tolga'nın adamları patika girişinde duran Nevzat'ın arabasının tekerlerini bıçaklarıyla parçaladıktan sonra yürümeye devam ettiler, buralarda bir yerde olmalıydı. Nevzat, çıtırdayan yaprakların sesini duyabiliyordu, yalnız değildi. Ayağa kalkıp silahını belinden çıkarttı, sağa sola bakarken sırtını yanındaki ağaca yasladı. Görünürde kimse yoktu. Şimdi zamanı mıydı? Yutmalı mıydı o hapı? Hızla nefes alıyordu, nasıl bulmuşlardı onu? Tüm önlemleri almamış mıydı?

"Yardım edin!"

Bir adamın çığlığıydı bu. Nevzat sesi yeniden duymak için bekledi. Metrelerce ötede Tolga'nın sağ kolu vardı, iyi bir oyuncu ve zeki bir adamdı. Nevzat'ı kovalamak onun ölmesiydi. Onun kendisine gelmesini sağlamalıydı. Bir kez daha yükseltti sesini.

"Yaralıyım, yardım edin!"

Nevzat, acıyla bağıran bu adamı arkasında bırakıp bırakmama konusunda kararsızdı. Boğazına kadar günaha batmış birisi için birini daha ölüme terk etmek zor olmamalıydı. Gidemedi Nevzat. Sesin geldiği yöne doğru birkaç adım attı, vazgeçti sonra. Gitmeyecekti, arabasının olduğu yöne doğru hızla ilerledi. Öylesine tedirgindi ki tekerleklerin onu götüremeyecek durumda olduğunu bile fark edememişti. Arabasına bindiğinde arka koltukta gizlenen adamın başına silah dayamasıyla her şeyin bittiğini anladı. Elini ağzına götürürken bilmediği bir şey vardı Nevzat'ın, aynı hareketi Özkan da yapmıştı ve adamlar işin sonunun ne olacağını görmüştü. İçlerinden biri Nevzat'ın elini yakaladı ve dışarıdakiler onu aşağı indirdi. Ellerini belinde kelepçeledikten sonra Nevzat'ın karnına güçlü bir tekme attı iri yarı olan.

"Patronumuzun intikamını almaya geldik Nevzat Bey."

🎫

Nejat, Nevzat'la konuştuktan kısa bir süre sonra telefonlardan birinin sinyalini kaybetmişti, Tolga'nın adamları izlenme ihtimaline karşı hazırlıklıydı; Nevzat'ın telefonunu imha etmeden yola çıkmadılar. Nejat şimdi ikinci seçeneğe yönelmek zorundaydı, Özkan'ın telefonuna. Uzun süredir aynı yerden gelen sinyallerin kaynağına doğru ilerlediler ekip arabasıyla. Arabanın ön camından gördüğü manzara Nejat'a kötü şeyler olacağını hissettiriyordu. Araba durduğunda hızla yerde yatanın kim olduğunu görmeye gitti Nejat. Özkan Yılmaz'dı bu. Mermerciler için çalışıyordu. Aradıkları asıl adam değildi ama onu buldularsa Nevzat da uzakta olmamalıydı. Araba ilerledikçe bir araba daha belirdi yolda, yeterince yaklaştıklarında durdular. Üç ayrı araçtan inen polisler patika içine doğru yürümeye başladı, Nejat girişteki aracı inceledi bir süre, plakayı merkeze bildirdikten sonra kime ait olduğunu dakikalar içinde öğrendi. Nevzat Tunç'un aracı. Tekerleri patlamış aracı ardında bırakıp patikaya doğru ilerlerken geride kalan polisler siyah araç üzerinde inceleme yapmaya başlamıştı bile. Nejat buralarda bir şey bulacağından emindi, geniş çaplı araştırma için üsleriyle konuştuktan sonra bölgenin incelenmesi için emir verdi. Telefonu çaldığında Kartal'a ne diyeceğini düşünüyordu.

KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin