32 / Mazi

84 11 6
                                    

Behiç ikna olmuş, Nilüfer'in rotasına bırakmıştı kendini. Eski günleri hatırlamaya ihtiyacı vardı. Eskiler ona acı verse de yaşadığı mutlulukları da hatırlıyordu. Nilüfer, yeşil elbisesinin içinde Behiç'in önünde dolaşıyordu. Behiç bir an gülümsedi. Karşısında hala o genç kız vardı; heyecanlı, hayallerle dolu ve mutlu.

"Koşalım mı?"

"Ne?"

Nilüfer gülümseyerek Behiç'in sandalyesinin arkasına geçti.

"Hayır. Nilüfer!"

Nilüfer onu dinlemeyecekti. Tekerlekli sandalyenin kollarını kavrayıp var gücüyle iteledi Behiç'i. Koşabildiği kadar koştu. Sandalyeyi bırakıp kahkahalarla yere oturduğunda Behiç'in gülüşünü duyabiliyordu. Geçmişteki hataları Nilüfer'in kahkahasını buruk bir gülümsemeye dönüştürdü; her gün bu kahkahayı duyabileceği bir hayatı kaçırmıştı. Behiç ona kaçalım dediğinde her şeyi arkasında bırakabilseydi belki de kendinden nefret ederek bir ömür geçirmek zorunda kalmazdı. Behiç'in gözleri ağaçların gökyüzüyle kucaklaştığı yerdeydi.

"Neden konuşmuyorsun?"

Başını sola çevirip yanında oturan Nilüfer'e baktı. Nilüfer kaşlarını kaldırıp başını çevirerek manzarayı izledi.

"Ne söylemeliyim?"

"Ne hissettiğini?"

"Sen ne hissediyorsun Behiç?"

Behiç, gözlerini Nilüfer'den kaçırıp bacaklarının üzerinde birleştirdiği ellerine ulaştırdı.

"Mutluyum."

Nilüfer gülümsedi. Ona yaşattırmak için çok geç kaldığı bu hissi o da yıllardır yaşamamıştı. Birbirleri için yaratıldıklarını bilse de kalbini susturup aklını dinlemeyi seçmişti. Olmadı, yapamadı. Nilüfer aklıyla hareket edebilen kadınlardan olamayacağını geç de olsa kabul edebildiği için Behiç'e geri dönmüştü; Behiç ona geri dönmeyecek olsa bile ona geri dönmüştü.

"Geçen gece, Kartal, o yanımda gördüğün genç adam... Bana mutlu olmaktan korktuğumu söyledi."

Nilüfer, hiçbir şey söylemedi. Behiç içini dökmeye başlamıştı çünkü, böyle zamanlarda konuşmazdı Nilüfer. Behiç'in içini dökmesi kırk yılda bir görülen doğa olayı gibiydi; nadiren olurdu ama her seferinde kendisine hayran bırakırdı.

"Ona çok kızdım ama haklıydı. Mutlu olmaktan korkuyorum. En son mutlu olmak istediğimde elimden seni aldılar, özgürlüğümü aldılar, hayallerimi aldılar. Nasıl korkmayayım?"

Nilüfer, gözünden akan bir damla yaşı sildi.

"Hepsinin sebebi benim ve eğer izin verirsen hepsini yine ben düzeltebilirim."

🎫

Akşam oluyordu, kare bahçenin yapay çimlerle kaplanmış duvarlarının üzerindeki sarı ışıklar yanmıştı. Masanın beş adım ilerisindeki ağaç, yapraklarını dökse de hala yeşilliğini koruyordu. Bahçenin köşelerinden birinde duran dikdörtgen ahşap masanın çevresi turuncu minderlerle kaplı altı sandalyeyle çevrilmişti. Sandalyelerin üçü sahibini bulmuştu. Kartal, Gülşah ve Buğra çaylarından birer yudum aldı. Kartal yüzünü ekşitti.

"Bitki çayları... Bunları içip sağlıklı olmak yerine erken ölmeyi yeğlerim."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin