36 / Panzehir

111 10 8
                                    

Şehrin unutulmuş köşelerinden birinde gün doğmak üzereydi. Bilgisayarlar, oyun masaları, teknoloji dergileri ve kablolarla dolu bir yerden insanı hipnotize eden elektronik müzik tınıları yükseliyordu. Eski bir binanın üçüncü katıydı burası, tuğla duvarlarla çevrelenmiş geniş salonun tavanından tabanına dört büyük gri sütun iniyordu, kapının karşısındaki duvarın önünde boylu boyunca uzanmış metal zeminli balkona, ortasından yere uzanan küçük metal merdivenle çıkılıyordu. Üst katta, kahverengi kapısı genellikle kilitli duran bir oda vardı. Alt katın taş zemininin üzerindeki düzensizce koyulmuş birkaç elektrikli ısıtıcı içeridekileri soğuktan koruyordu. Bilgisayarlarla birlikte olmak için herhangi bir yere ya da müsait bir zamana ihtiyacı yoktu. Son zamanlarda evden uzaklaşmak için fırsat kollamaya başlamış ve bu durumun kişiliği üzerindeki olumsuz etkisini kavramıştı ama uzaklaşmalıydı. Ne de olsa hatalar doğruların değerini anlayabilmek için yapılırdı.

"Onur?"

İsmini duyunca başını arkaya çevirdi. Gelen Yavuz'du. Yavuz Avcı. Onur'un ikinci yuvası olan Barkod'un bir parçası. Onur ve Arda'yla birlikte Barkod'a liderlik ediyordu. Dağınık ve seyrek kaşlarında hafif bir kavis vardı, gözleri kısıktı ve yeşil renkliydi. Saçlarını kestirirken ön kısımlarını uzun bıraktırır ve onları sağında toplardı.

"N'aber Yavuz?"

Yavuz ceketini çıkartıp demir sandalyelerden birinin üzerine bırakmadan önce Onur'a baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yavuz ceketini çıkartıp demir sandalyelerden birinin üzerine bırakmadan önce Onur'a baktı. Ceketini bıraktıktan sonra kazağının yakasını düzeltti.

"N'apıyorsun bu saatte burada?"

Onur klavyeyi tıkırdatırken Yavuz, alnına düşen saçlarını geriye attı, kollarını iyice gerip esnedi. Esnemek bulaşıcıydı, Onur da esnedi.

"Şu turnuvayla ilgili eksik bir şeyler var."

Onur'un yanına yaklaştı Yavuz.

"Oyun turnuvası mı?"

Onur başını hafifçe aşağı eğerken gözlerini ekrandan ayırmadan Yavuz'a olanları açıklıyordu.

"Bu ekiple hiç şansımız yok. Oyuncuları değiştirmeyi düşünüyorum. Arda'yla Müge'yi almalıyız."

Yavuz kısılan göz kapaklarının arasından emin bir ifadeyle Onur'a baktı.

"Arda turnuvalardan nefret eder."

Onur, sandalyesinden kalkıp Yavuz'un hizasına geldi ve elini beline koydu. Bu kez işine taş koydurtmamaya kararlıydı.

"Biz de turnuva aşığı değiliz Yavuz, Barkod için yapmak zorunda."

"Ve Müge olmaz. İrem kalsın, o da iyi oynuyor."

Onur derin bir nefes verirken sakin kalmaya çalıştı.

"Müge'nin koordinasyonu İrem'den daha iyi."

"Onur olmaz dediysem, olmaz."

"Barkod'un ihtiyaçlarını sen öde o zaman."

KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin