12 / Cerrah

369 18 11
                                    

Zerrin'i gülümsetmek zordu; onun gülümsemesi daha da zordu. Zerrin bile kendinin bu halinden nefret ederken Kartal ondaki huzursuzluğu bile seviyordu. Toplantının son günü geceye kavuşmak üzereyken herkes evine dönüyordu. Zerrin, Kartal'ın odasında onun eşyalarını toplayışını izliyordu.

"Seni bir daha ne zaman göreceğim?"

Kartal, Zerrin'den ayrı kaldığı her saniyeden ayrı ayrı nefret ediyordu. Bir araya gelmeleri imkansız değildi ama imkanlar yeterli de değildi. Kartal, avuçlarıyla saçını düzeltip yatağına oturdu. Koyu kahverengi gözlerinde Zerrin'in gördüğü şey sıkıntıydı. Zaten Zerrin de rahat değildi, oturduğu koltuk bile onu üzerinden atmaya çalışıyor gibiydi.

"Bilmiyorum, Zerrin. Gülşah'ı Sarp'tan uzak tutmalıyım. Bu ne kadar sürer, bilmiyorum. Onları ayırmaya çalışırken seninle birlikte olamayız."

Zerrin, koltuktan kalkıp Kartal'ın yanına oturdu. Elini tutup başını omzuna dayadı. Şimdi dünyanın en güvenli yerindeydi.

🎫

Gülşah eve dönmelerinden iki gün sonra Sarp'ın evine gitmeye karar verdi. Ne Kartal'a ne de diğerlerine hiçbir şey söylememişti, halletmesi gereken küçük bir iş vardı. Sarp'la vedalaşması gerekiyordu. Gece boyu gözünü kırpmamıştı. Sahip olduğu her şeyi ona Kartal vermişti, Behiç Çuhacı vermişti. Sarp'la kalmak ona sahip olduklarını verenlere ihanet olurdu. Behiç Çuhacı'ya, Kartal'a, Kargo'ya.

"Hoş geldin."

Sarp, Gülşah'ı beklemiyor değildi. Kendisini yargılamadan önce yalnızca bir kez evine gelmesini istemişti sevdiği kadından. Gülşah'ın elini tutup içeriye kadar kendisi götürdü. Salonun ortasına geldiklerinde Gülşah'a biraz izin verdi. Ev o kadar güzeldi ki Gülşah hangi köşesine bakacağını şaşırmıştı. Kendi evlerinde sadece kendi odasını zevkine göre düzenleyebilmişti; burada ise her yerde kendi dokunuşlarını görüyordu. Emindi. Bir kez daha emin oldu. Sarp onun ruh ikiziydi.

"Sana göstermek istediğim bir yer var."

Hiçbir şey söylemedi. Sevdiği adamın götürdüğü yere gidiyordu. Sorgulamıyordu. Korkmuyordu. Sarp'a güveniyordu. Birkaç kat aşağıya indiler. Duvar kağıdından ayırmakta zorlandığı, kamufle edilmiş kapının önüne geldiklerinde Sarp, Gülşah'a baktı.

"Bana güveniyor musun?"

Gülşah, nefesinin kesildiğini, ciğerlerinin daraldığını hissetti. İçinde küçük bir şüphe kırıntısı vardı. Yine de Sarp'ın havada duran elini tutup onunla birlikte karanlık odaya girdi. Kapı arkalarından kapandığında daha da tedirgin olmuştu, Sarp onu karanlığa götürüyordu ve Gülşah karşı çıkmıyordu. Sarp birden bire olduğu yerde durdu. Gülşah'ın elini hala sımsıkı tutuyordu. Ya da Gülşah onun elini bırakmaktan korkuyordu.

"Güveniyor musun?"

Gülşah önce hafifçe başını salladı. Karanlıkta dağılan kısık ve tereddütlü sesiyle cevapladı.

"Sana güveniyorum."

Sarp birkaç saniye bekledi. Tereddütlü bir evet yerine tereddütsüz bir hayır onun için daha makbuldü. Yine de Gülşah'ın cevabını geri çeviremezdi. Tekrar yürümeye başladılar.

"Sarp, burası neden karanlık?"

"Burası benim en derin yerim, burada hiç ışık yok sevgilim. Kimsenin burayı öğrenmesini istemiyorum."

KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin