14 / Zehir

193 15 11
                                    

Su.

İlaçlardan ve ilaç kokan her şeyden nefret ederdi. Havuzlardan da. Suyun içinde olmasının sevdiği bir yönü de vardı; seslerin bulanıklaşması. Hiçbir şeyi duymamak, duyduklarının kilometrelerce uzakta olduğunu sanmak ve asla ona ulaşamayacaklarını düşünmek. Saçmalık.

Sudan çıkarken kenarda duran havlusunu eline aldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sudan çıkarken kenarda duran havlusunu eline aldı. Etrafındakiler hem yabancıydı hem de yıllardır tanıdığı şeylerdi. Hayallerine sahip olmanın bu kadar yalnız ve soğuk hissettirebileceğini bilemezdi. Aslında her şey yolundaydı ama Gülşah'ın içini kemiren ihanet hissi Sarp'ın aşkının bile onaramayacağı kadar yoğundu. Arkasında onu kendisi yapan her şeyi bırakmıştı, kardeşinden bile vazgeçmişti. Bu yola çıkarken geri dönüşü olmadığını biliyordu, elinde bir fırsat olsa dönmeyecekti; bunu da biliyordu. Duşunu aldıktan sonra saçlarını aceleyle kurutup özensizce topladı. Evinin tek bir eksiği vardı; merdivenlerin düz olmasını tercih ederdi ama buradakiler kıvrılıp duruyordu. Evin her tarafında sevdiği renklerin dans etmesi ona geçici mutluluklar yaşatıyordu.

"Günaydın sevgilim."

Sarp'ın sesini kulağının dibinde hissetti. Yanağına konan öpücüğü gülümseyerek karşıladı. Omzunun üzerinden arkasına baktı.

"Ne zaman uyandın?"

Sarp, Gülşah'a sarılırken çenesini onun omzuna dayadı, yorgunluktan acıyan gözlerini tavana çevirdi.

"Bir düşünelim... Uyumadım."

Gülşah, Sarp'ın onu saran kollarını avuçlarıyla sardı.

"Geceleri kahve içmeyi bırak."

Sarp, Gülşah'ı kahvaltı masasına götürdü. Onun sandalyesini tuttuktan sonra kendisi de yerine geçti. Ağzına bir lokma attı ve Gülşah'a baktı. Ters giden bir şeyler vardı. Mutsuzdu. Sarp, geride bıraktıklarının acısının peşini bırakmadığını biliyordu; bu hisse yabancı değildi.

"Gülşah, bana anlatmak isteyeceğin bir şeyler olmadığından emin misin?"

Gülşah, lokmasını güçlükle yuttuktan sonra Sarp'a bakarak başını sağa sola salladı. Sarp, sevdiği kadının masanın üzerine koyduğu elini nazikçe tuttu.

"Birbirimizden bir şeyler saklamamalıyız."

🎫

Kafenin mavi ışıkları içeriye boğuk bir hava katmıştı. Beyaz renkli, kare oluşturacak şekilde döşenmiş oturma grubu mekânın ortasındaydı, metal süslemeli sandalyeler ve masalar duvarlara yaklaştırılmıştı. Aslışah'ın kulaklarında dolaşan notalar pek de dinlemediği bir sanatçının elinden çıkmaydı. Levent Tuğtekin her zamanki gibiydi. Tüm gözler üzerindeydi ve bundan zevk alıyordu. Beyaz takımları içinde bir yıldız gibi parlıyordu.

KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin