24 / Zehir

209 15 11
                                    

Aslışah, kafasını dağıtmak ve kargaşayla kaplı evden uzaklaşmak için akşamki yarışa katılmaya karar verdi ve Karabasan'la yola çıktı. Piste vardığında Rüzgar'ın gergin bakışlarıyla karşılandı. Arabasından inerken Rüzgar da ona doğru geliyordu.

"Senin ne işin var burada?"

Rüzgar, sigarasının küllerini asfalta savurdu.

"Seni götürmeye geldim."

Aslışah, alaylı gülüşüyle Rüzgar'ın yanından geçti. Rüzgar, Karabasan'ın ön tarafındaki yolcu koltuğuna oturup Aslışah'ın geleceği zamanı beklemeye başladı. Bunca sıkıntının arasında bir de Aslışah'ın şımarıklıklarını çekiyor olmak oldukça rahatsızlık vericiydi. Aslışah, ilerideki kalabalığa karışıp Can'la görüştükten sonra arabasına dönerken Rüzgar'ın, kendisini bekleyen sıkıcı bakışlarına yakalandı. Rüzgar'ı indirmeye gücü yetmeyecekti ve onu ikna etmesinin imkansız olduğunu biliyordu. Yine de deneyecekti. Denemekten zarar gelmezdi. Sürücü koltuğuna geçti ve Rüzgar'ın önünden eğilip onun tarafındaki kapıyı açtı. Parmaklarıyla kapıyı itti.

"İn."

Rüzgar, gözlerini Aslışah'tan ayırmayıp kapıyı hızla geri çekti.

"Rüzgar, Kartal'ın yaptığı konuşmayı duydun. Paraya ihtiyacımız olacak, in arabadan."

"Bu şekilde mi para kazanacaksın? Canını tehlikeye atarak mı?"

Aslışah, Rüzgar'ın korumacı tavırlarının yapmacıklığı karşısında öfkesini gizleyememişti.

"Kahramana ihtiyacım yok!"

Rüzgar güldü.

"Bunu omzumda ağlarken de söyleseydin."

Aslışah'ın parmakları Rüzgar'ın yanağıyla buluştuğunda çıkan gürültü arabanın içindeki sessizliği bozdu. Rüzgar, gözlerini Aslışah'tan bir saniye bile ayırmamıştı. Yıldırma politikaları genellikle işe yarardı. Yapmak istediği buydu, Aslışah'ı öfkelendirip buradan gitmesini sağlamalıydı. Söylediği cümlenin kendisine yakışmadığının farkındaydı ama bazen insan kendine yakışmayanı yapmak zorunda kalıyordu. Rüzgar'ın verdiği sözler vardı ve onları tutmak zorundaydı. Aslışah, Rüzgar'ı tehlikeye atamazdı, direksiyonunu kırıp rotasını değiştirdi; eve dönüyorlardı.

🎫

"Bana yalan söylediniz."

"Onur, seni tehlikeye atamazdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Onur, seni tehlikeye atamazdım. Bu işten de vazgeçemezdim."

Onur, Nejat'ın yardımıyla Nesrin Albay'la birkaç dakika görüşme fırsatı bulmuştu. Ona olan öfkesini göstermesi gerekiyordu.

"Kargo'yu tehlikeye attınız, işimizden uzaklaştırıldık. Sizin yüzünüzden ceza aldık. Aylarca çalışamayacağız."

"Bu Nuh'un intikamını almamızdan daha mı önemli?"

KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin