19 / Zehir

189 12 6
                                    

Nasıl yapacaktı?

Rüzgar, Yuva'ya yaklaştıkça arabasının bir yerlerde bozulmasını ve Yuva'ya gidememek için bir bahanesi olmasını umuyordu. Kaçıp gitmek istiyordu ama Mine'yi kendisinden daha iyi kimse anlayamazdı, bu yüzden ona gerçekleri o söylemeliydi. Araya Mine'yi kıracak birilerini koymadan, onu kırmadan ve sarsmadan. Tüm gece bunu nasıl yapabileceği hakkında düşündü. Daha önce kimseye sevdiği birilerinin ölümünü haber etmemişti. Bunu alıştırarak nasıl yapabilirdi ki? Bunun alışacak bir yanı yoktu. Giden geri gelmeyecekti.

"Rüzgar Bey?"

Rüzgar, hazır hissettiğinde Deniz'in odasına girmişti. Arkadaşlarıyla oynuyordu ve mutluydu. Belki de sırası değildi böyle bir şeyin. Rüzgar, yere eğildiğinde Deniz koşarak gelip Rüzgar'ın boynuna atladı. Yüzündeki mutluluk Rüzgar'ı gördüğünde daha da artmıştı. Rüzgar, kızın elini öptü.

"Merhaba, Deniz Hanım. Arkadaşlarınızla aranıza girmek istemem, oyununuza dönün."

Deniz, başını sağa sola salladı. Rüzgar etraftayken Deniz'in arkadaşlarıyla oynadığı görülmezdi. Rüzgar, Deniz'in elinden tutup onu bahçeye çıkardı.

"Mine nerede?"

Rüzgar, gözlerini sımsıkı yumdu. Söyleyeceği tüm cümleler aklından uçup gitmişti. Gözlerini yeniden açtığında Deniz karşısına geçmiş ona bakıyordu. Mavi gözlerini Rüzgar'ın yüzüne dikmiş sorusunun cevaplanmasını bekliyordu. Rüzgar, Deniz'i kucağına alıp bahçenin en ucuna gitti. Bir şeyler arıyordu, yardımcı olabilecek bir şeyler.

"Mine nerede, Rüzgar Bey? Hep onu getireceğini söylüyorsun ama hiç getirmiyorsun."

Rüzgar, Deniz'e bakıp gülümsedi. Onu yere indirdi, kendisi de çimlerin üzerine oturdu. Güneş bugün yüzünü daha çok gösteriyordu.

"Mine... Mine artık gelemeyecek."

Rüzgar, cümlesini bir çırpıda söyledikten sonra günlerdir içinde tuttuğu sıkıntıyı nefesiyle serbest bıraktı.

"Neden? Küsmüş mü?"

"Hayır. Seni çok seviyor, sana küsmez. Sadece başka bir yere gitti."

"Nereye?"

"Cennete."

"Biz de gidelim."

Rüzgar gülümsedi. Deniz'i bilmiyordu ama kendisinin oraya gidebileceğine dair ciddi şüpheleri vardı.

"Biz gidemeyiz, çünkü bizi daha çağırmadılar."

"Ne zaman çağırırlar?"

Rüzgar, omuzlarını kaldırdı. İstediği şekilde anlatamamıştı ama Deniz'in bu durumu çok da garipsemediğini fark etti.

"Yani onu tekrar görebilecek miyim?"

"Evet, elbette."

"Peki."

Rüzgar rahatlamıştı. Deniz'in çok soru soran bir çocuk olmasının aksine bu konuyu eşelememesi Rüzgar'ı şaşırtmıştı. Deniz'in yeniden bir soru sormasından korkuyordu. Ona yanlış şeyler söylemekten, kalbini kırmaktan ve geri alamayacağı sözlerin duyulmasından korkuyordu.

"Şimdi gitmeliyim. Yine gelirim. Oyun oynarız."

Deniz'in yüzü düşmüştü. Küçük elleri çimleri topraktan ayırıyordu.

KargoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin