cüzdan

6.4K 275 16
                                    

kısacık:))))) bu bölümden sonra artık herşeye hazırlıklı olun canlarım olaylar hızlanacak ve çok ateşli anlar bizi bekliyor olacak:) 

ant ve zeynep  dönüşü imkansız mavi bir alevin içinde kaybolacaklar.

takipte kalın:)))) yorumlarınız ve voteleriniz için teşekkür ederim 

haaa bu arada mavi göz takıntım sevgilimden kaynaklanıyor çünkü o bana hep maviş maviş bakıyor bende başka bir göz rengine yer vermek istemiyorum hikayelerimde:)))) 

sizleri seviyorum.... kocaman öpücükler......sibel

ZEYNEP......

kısa bir an.... bir gece... kaç saat, kaç dakika.. 

düşünmek istemiyorum. kokusunun üzerime sinmesi için allahıma yalvardığım adamın kolları belimi öyle sıkı sarıyor ki, nefes aldığıma şükrediyorum. 

yine ona ahtapot gibi sarılmışım. kirpiklerimi bile kırpmadan onu seyrediyorum dakikalardır. kollarının arasında sıyrılmak oldukça zor olsa da sonunda başarıp kendimi hemen tuvalete attım  rutin işlerimi hallettin sonra, lavabonun üstünde ki dolabı açınca yüzüm düştü. iki tane diş fırçası  üzerinde hala saç olan tarak ve kırmızı kurdaleli bir saç tokası  canımı yakmıştı. buraya getirdiği kaçıncı kadındım acaba.

dün gece benimle yattığı yerde kimbilir kaç kadınla yatmıştı, en azından ben hala bakireydim. lanet olsun, ne işim var ki benim burda, 

sevme

çünkü ben kötü bir adamım

çünkü elinden herşeyini almak istiyorum

seni cehennemin en karanlık kuyusuna atmak istiyorum. 

bir insan bir erkek bunu neden başka birine yapmak isterdi ki, tamam beni sevmiyor olabilirdi ama bunu bana yapmasına izin vermeyecektim. aptal zeynep aptal. 

hemen gidecektim burdan, yürümem gerekse de gidecektim. 

salona girdiğimde ant uyanmış ve elinde benim telefonumla oturuyordu. birde telefonumu karıştırıyor ahhh bu kadarı yeter artık. 

''ne yaptığını sanıyorsun sen'' dedim ve yanına gidip telefonumu elinden almaya çalıştım ama başaramadım. bileğimi yakalayıp beni yanına oturmaya zorladığında, bir kez daha ne kadar güçlü olduğunu anladım. 

ateş gözleri gökyüzü maviliklerini bile yakıp küle çevirmişti. 

''atakan kim'' dediğinde tüm mesajlarımı okuduğunu anlamıştım, lanet olsun tuvalette kaç dakika kalmıştım ben böyle

''sana ne, ver şu telefonu'' dediğimde kaşlarını kaldırarak hayretle bana baktı. 

''sana ne mi dedin ben mi yanlış anladım?'' dediğinde hava kalkan kaşları aşağıya inip sertçe çatılmıştı. kendini ne zannediyordu bu adam böyle hem buraya getirdiği kadınların tarakları etrafta dolaşacaktı hem ikinci bir diş fırçası olacaktı hemde bir saç tokası vardı  ve beyefendi birde bana hesap soruyordu. yok yaaaa.

''evet sana ne dedim ver şu telefonu'' dedim. o gözlerini gözlerimden ayırmazken ben ateş saçan maviliklere bakmaya korkarak elinde ki telefonumu aldım. 

''beni geriye götür hemen'' dediğimde kolumda ki acıyla ona döndüm. 

''sen bana emir mi veriyorsun'' dediğinde kolumda ki tutuşu öyle sertleşti ki gözlerim doldu. 

''atakan kim'' dedi yine. hayır ona açıklama yapmayacaktım. hele  geçen yıl başımda ki belayı asla konuşmayacaktım. yanlış anlamasını istemiyordum. 

Ateşe YürüyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin