değişken

5.9K 240 8
                                    

selam canlarım, yeni bölüm, buyrun, tatlı niyetine:))))) 

sizleri seviyorum, yorumlarınızı ve votelerinizi dört değil on dört gözle bekliyorum...

kocaman öpücükler..... sizleri seviyorum......sibel.....





dudaklarının hakimiyeti tıpkı hayatıma yaptığı darbe gibi deprem gibiydi, dilinin tadını ilk kez alıyordum ve eğer belimden sıkıca tutmasaydı ayaklarının dibine yığılabilirdim, 

elimi ensesine atıp gür saçlarını asıldığımda aynı anda ikimizden de birbirmizin dudaklarına çarpan bir homurtu yükseldi, 

''öldürürüm'' dediğinde dudaklarımız birbirnden ayrılmamıştı ama konuşabiliyordu, bir gıdım nefes aldım, ama ciğerlerim daha fazla oksijen için yalvarırken kalbim dilinin tadını istiyordu, 

''sana yaklaşmayacak, dokunmayacak bakmayacak görmeyecek varlığını dahi unutacak'' dediğinde kimi kast ettiğini anladım, atakan ne haldeydi peki ya ışıl hoca offf ben bittim, 

''ant'' dediğimde gözlerinin içine baktım, ilk kez bu kadar yakından görüyordum gozlerini. Yaniyordum her bir kivilciminda. Tutusuyordum her bir korunda kullerim savruluyordu her ruzgarinda basim donuyor midrm bulaniyor kasiklarim agriyordu bnde yarattigi firtinadan.

Beni kollarina alip oldugumuz yere oturduk kucaginda koynunda huzur ve karmasa ayni anda sarmisti ic ice gecen bedenlerimizi.

Ellerimi yuzume koydugumda yangin gozleri usulca kapandi. Parmak uclarimi tum yuz hatlarinda gezdirdim ve uc dikisli yarasinin uzerinde gezdirdim parmaklarimi.

"Ne zaman oldu" dedim gozlerini acmadan

"Uc yasinda. Salincaktan dustum" diye fisildadi.

Bir iki uc dedim icimden ve kucaginda biraz dogrulup uc dikisli izi surdum dudaklarimi

Dudaklarindan cikan  kucuk homurtuyla yavasca geri cekildim.

"Cok acidimi" dedim parmagimi tekrar yarasina surerken.

"Cok acidi. Hala aciyor. Gittigimden beri cok aciyor gecelerce dusunmek cok aci verdi" dediginde yarasini kast etmedigini anladim. gözleri hala kapalıydı belkide gözleri bana bakıyor olsa bu kadar cesaretli olamazdım. parmak uçlarım en sonunda titrekçe biraz önce dudaklarımın üzerinde olan dudaklarına dokundu. ne kadar biçimliydi,  ama bir o kadar da sertti, 

''ben bir adam sevdim'' diye fısıldadım, kaşlarını çatıp yavaşça açtı gözlerini, 

''yangın alev gözlerinde kayboldum önce'' dediğimde derin bir nefes aldı, 

''sonra yangınım oldu, canımı yaka yaka sevdim'' kaşlarını daha çok çattı gözlerinde ki acının bir tarifi olsaydı, yada benim kelime haznem geniş olsaydı anlatırdım, ama ne tarifi vardı nede benim anlatmaya yetecek kadar kelimelerim vardı. 

''küllerim savruldu fırtınasında'' dediğimde ellerini yanaklarıma koydu, 

''can yakmadan sevme nedir bilmiyorum, kalbimin en dipte kalan kısmında bir ışık var  ama içinde yılan ve akreplerle bir kuyu da var, içeriye sızdın, canın daha çok yanacak'' beni korkutmaya mı çalışıyordu bu adam, son kez ona güvenecek ve o kuyuya dalacaktım,

gözlerinin içine sabitlediğim sıradan ama aşkla bakan kahverengi gözlerimin aşk yansımasını yangın gözlerinde gördüm.

''sen tırnaklarımı aşındıran çözemediğim bir düğüm olsan da, tırnaklarım kan revan içinde kalsa da o kuyunun içinde yılan ve akreplerin arasında yaşamak istiyorum'' dediğimde gözlerinde ki ışık tüm karanlıkları alt edecek kadar fazlaydı, 

Ateşe YürüyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin