her şey için çok çok teşekkür ederim.......hepinizi çok seviyorum......kocaman kocaman öpücüklerimle.......zeynep sibel akdağ.......
dedim ya size bir masal anlatacağım diye,
işte o masalın birazdan sonuna geleceğiz,
babam annemin aydınlık dünyasına bir karabasan gibi çöktükten sonra, anneme olmadık işkenceler yaptık sonra, ölümler kayıplar acılar göz yaşları yalvarmalarla geçen aylardan sonra, babamın inadı intikam güdüsü aşkına yenik düştükten sonra, zincirlerden kurtulan annem ve babam için yeni bir hayat başladık sonra,
annem babam için kurşunların önüne atıldıktan sonra, yalanlar ve saklı olanlar ortaya çıktıktan sonra, annemin kaçışları sona erdikten sonra, ben rahmine düştükten sonra,
babam yıllarca karşı evde bizi gözetledikten sonra,
beni kreşten alıp evimize gitmeye hazırlandığımızda bire bir şahit olduğum faciadan sonra,
dedem olacak adamı anneannem tek kurşunla sırtından vurduktan sonra,
babam olayı ört bas edip anneannemi yurt dışına kaçırdıktan sonra,
annemle babamın düğününde bir gelin değil iki gelin vardı,
biri annem biri de ben,
kaç çocuk anne ve babasının düğününe şahit olurdu ki,
ben olmuştum......
şimdi 19 yaşında bir genç kızım üniversite ikinci sınıftayım, veterinerlik okuyorum.
geçen yıl babam ben ve annem İsviçre'ye anneannemi görmeye gittiğimizde 66 yaşında ki güzelliğinden hiç bir şey kaybetmeyen anneannem yeni kocası Thomasla oturdukları İsviçre alplerinin eteklerine kurulu muhteşem dağ ve göl manzaralı evlerinin terasında sana bir masal anlatacağım kader diyerek başlayıp çoğu kısmını annemin anlattığı sonunu da babamın getirdiği bu masalı bana anlattıklarında
babama neden böyle yaptın, annem çok gençmiş neden tüm eziyeti ona reva gördün dedim, iki kelime söyledi,
önce cahillik dedi, yaptığı onca şeye sonra da,
annene aşık olduğumda kendimde değildim hiç bir zamanda olmadım, aşk insana neler yaptırır en tescilli örneği benim dedi,
ve ben şimdi annemin aşağıdan hadi artık geç kalacaksın diye bağırmalarına babamın rahat bırak kızımı laflarına kulak kabartıp gülerken aynanın karışısın da durup onlar kadar şairane bir aşk yaşayıp yaşamayacağımı sorguluyorum,
ve bu aşk galiba görkem denilen çocukla olmayacak, tutku sıfır aşk vasat iğrenme duygusu hat safhada, yani kısacası bu gün ondan ayrılacağım,
mutfağa girdiğimde annem yine telefonla konuşuyordu,
babama günaydın deyip öptüğümde
''günaydın meleğim'' diyerek cevapladı beni ve gazetesini bırakıp tavada ki krepimi tabağıma portakal suyumu da bardağa boşalttıktan sonra,
''kiminle konuşuyor'' dedim balkonda sigara ve sabah kahvesini içen anneme bakıp
''barış abinle, bu gün büyük bir düğün organizasyonu var restorantta o yüzden telaşlılar''
annemle babamın iki tane restorantı var ama annem daha çok restorantlarla ilgileniyor babamda lojistik bir ağ kurdu ve hazır yemek işinde,
''tamam kaderi, okula bırakıp geliyorum'' dedi annem ve telefonu kapatıp beni öptü iğrenç derecede sigarada kokuyordu ve ne ben ne babam onu bu alışkanlığından vazgeçiremiyorduk,
''paltomu ve çantamı alana kadar kahvaltın bitmiş ayakkabıların giyinmiş hastasın şalını almadan dışarı çıkma hemen geliyorum'' deyip listesini sıraladıktan sonra portakal suyumu bir dikişte içip peçeteyle ağzımı sildikten sonra, babama kocaman bir öpücük verip hemen odama geri döndüm
bir kaç gündür griptim ve yeni atlatmıştım tekrar depreşmesine ihtiyacım yoktu, bordo şalımı alıp çıkışa yöneldiğimde kapı aralığında babamla annemi öpüşürken gördüm,
''hazırım'' dedim onların toparlanmasına izin vermek için başımı başka yöne çevirdim,
''görüşürüz baba'' dedim ve onu tekrar öptüm, oda beni siyah saçlarımdan öpüp
''görüşürüz meleğim'' dedi ben merdivenlerden inerken
''seni seviyorum destinam'' dedi anneme, babam anneme çok çok nadir zeynep derdi, bazen oda kavga ettiklerinde ki çok kavga etmezlerdi etseler de hep annem kazanırdı,
''ben seni daha çok seviyorum'' dedi annem, ve tam arabaya binecekken ali amcayla karşılaştık,
''günaydın yenge, naber kız'' deyip yanağımı sıktığında
''acıttın'' diye bağırdım,
''rahat bırak kızı be'' diye bağırdı sezen teyze ve gelip ali amcanın sıktığı yanağımı öptü, beni hala çocuk sanıyorlardı bunlar yaaa,
''öğlen sana uğrayacağım konuşacak konular birikti '' dedi sezen teyze annem,
''tamam canım bekliyorum ama 2 den önce gel yoksa beni bulamazsın yine bir düğün var bu gün'' dedi annem, sezen teyzenin yüzü her düğün lafı geçince gölgelenirdi, ölen nişanlısının yasını hala tutuyordu ve asla evlenmemişti, ali amca da öyle,
bu üç insanın arasında olağan üstü bir dostluk vardı, çocukluklarından beri hiç ayrılmamışlar arabaya binip arkamızdan el sallayan bu üç insana baktığımda aralarında eminim annemin bile bilmediği bir sırrın olduğunu anlayabiliyordum,
ama her sır açığa çıkmazdı......
biz üç kişilik çekirdek bir aileydik ve mutluluğumuzu huzurumuzu bozacak pisliklerde artık etrafımızda yoktu.......
ant ve destinanın masalı
destinanın hayatı lise üçte sınıftayken kapıyı açıp ona silah doğrultup kaçıran adamla değişirken,
kötü başlayan kötü devam eden ama sonu mutlu biten bir masaldı,
ve inanın bana, her masal güzel biter,
cadılara rağmen, güzel biter:))))))
......SON........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Yürüyen
ChickLitİçimde ki girdap gittikçe büyüyor ve önüne ne çıkarsa yakıp küle çeviriyor. Karşımda ki küçük kiz nasıl bir kara deliğe yakalandığının farkında değil ama öğrenecek. Zeynep Korkmaz. Yıllarca bir gölge gibi izledim onu. Benden çaldığı sevgiyle mü...