final mi istiyorsunuz......hahahaha daha çok beklersiniz:))))))
bir sonra ki bölümün önünden küçücük bir kesit. ve küçük bir ip ucu var hikayede....bakalım bulabilecek misiniz? :)))
bu arada
yeni öğretim yılınız hayırlı olsun canlarım......umarım herşey istediğiniz gibi olur:)
sizleri seviyorum.......sibel
''patron.....'' diye bağıran barışın sesiyle gömüldüğüm vergi dosyalarının arasından kaldırdım kafamı,
''masa üç seni soruyor'' dedi sıkıntılı görünüyordu, kesin yine belalı bir müşteri
''ne var barış allah aşkına beyim eror verdi zaten'' başım çatlıyordu ağrıdan
''ne yapayım adam illa buranın patronunu çağırın dedi''
''ne oldu adam bunu söylemeden önce''
''burcu adamın üzerine limonata döktü'' ha siktir bu kızın sakarlığı geçer sandım ama geçmiyor, deneme süresi de doldu, offffff
''tamam çık sen geliyorum, masa kaç dedin''
''üç'' dedi barış ve yavaştan sıvıştı, hadi bakalım burcu yüzünden kaçıncı özür dileyişim olacaktı bu hımm galiba dört,
masadan kalktığımda belimin ne kadar ağrıdığını anca fark edebilmiştim, küçük koridoru geçip mutfak kapısından çıkmadan kırışmış eteğimi ve gömleğimi düzelltim, tabi ne kadar düzeltebilirsem, üç saattir iki büklüm oturmaktan nerdeyse insanlıktan çıkmıştım,
tam mutfak kapısını açıp çıkmak üzereyken aşçım mahir abinin sesini duydum,
''patron saçın'' dediğinde yan tarafımda asılı olan tavaların parlak yüzeyinden kendime baktım ve topuz yaptığım saçımda iki tane kalem gördüm,
bende bunları arıyordum meğerse saçımdaymış diye mırıldandım ve kalemleri mahir abiye fırlatıp hızla kapıdan çıktım,
büyük salonu arkadan gören girişe yöneldim, derin derin nefesler aldım,
tamam zeyno sakin ol iki özür dile defolsun gitsin....dedim kendime tam beşinci masaya gelmiştim ki üçüncü masanın boş olduğunu gördüm,
haydaaaa,
''barış'' diye seslendim,
''evet'' deyince birden irkildim yanımda olduğunun bile farkına varmamıştım,
''nerde'' dedim masaya doğru yürürken, barışta şaşkındı,
''vallaha şimdi burdaydı ne oldu anlamadım'' derken salakça etrafına bakınıyordu,
''hah bak işte orda karşıdan karşıya geçiyor'' diye bağırdı barış ona kocaman olmuş gözlerle baktım, bu bağırma müsteriler rahatsız olacak demekti ve barış anlamıştı,
hemen büyük cam bölmelerin önüne geçtim ve adama baktım,
aksayarak yürüyordu, sol ayağından dolayı hareketleri kısıltlıydı ama yine de hızlı yürüyordu, sırtı, dimdik duruşu, ensesinin kavisi,
adam tam karşıya geçmişti ki kaldırım da durdu, arkası hala bana dönüktü,
''patron masa da bu var'' diyen barış bir an dikkatimi dağıttı ve elime bir kağıt tutuşturdu....
bir şiirdi bu
Sen bileğimde akan zaman
Sen kapımı anahtarsız açan
Sen ismi ağzımı yakan
Sen buldukça kaybettiğim
Yürüdükçe uzayan yolum
Sen yağmurumu taşıyan bulut
Ayazını beklediğim sabah
Sen salıncak kurduğum
Sen hayatımın tek sesi
Sen yanağımı acıtan soğuk
Sen dalgın yürüyüşlerim
Sen canlı çıktığım yangın
Sen ertelediğim acelem
Sen içtikçe susadığım
Sen düşersem açılan kanat
Sen yazdıkça uzayan şarkım
Sen dört mevsim melezim
Sen perdemi delen
ve sen.....sadece benim....
sonsuza kadar benim destinamsın,
ant......
tam beş yıl sonra.....buldu beni,
başımı kağıttan kaldırdığımda kaldırımda duran adama baktım, bu kez yüzü bana dönüktü,
gür sakalları, yüzünü nerdeyse tamamen kaplamıştı ama hala devam eden kocaman yangın mavisi gözlerini gözlerime dikti,
benim dudaklarımdan....ant dökülürken
okuduğum dudaklarında
destina....dediğini anladım.
tam kapıya koşup ona yetişmek için hızlandığımda kaldırımın boş olduğunu gördüm, en işlek caddede birden bire yok olmuştu, ayağı aksıyordu, benim yüzümden ayağı aksıyordu yapan bendim yıllardır vijdanımın susmayan çığlıklarının kalbimin dinmeyen sızısının tek nedeni bendim, ama asla arkama bakmadım, özledim delice sevdim çığlıklarla ağladım kahroldum ama asla geri dönmedim,
şimdi o beni bulmuştu burnumun dibine kadar gelmişti,
ve umarım, onun varlığından haberi yoktur yoksa onu dünya üzerinde kimse durduramaz ben bile,
şimdi gitmişti, yok olmuştu ama
ve biliyordum ki
geri gelecekti........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Yürüyen
ChickLitİçimde ki girdap gittikçe büyüyor ve önüne ne çıkarsa yakıp küle çeviriyor. Karşımda ki küçük kiz nasıl bir kara deliğe yakalandığının farkında değil ama öğrenecek. Zeynep Korkmaz. Yıllarca bir gölge gibi izledim onu. Benden çaldığı sevgiyle mü...