heyoooooo :))))) sizler için herşey çok öptüm....sibel....
ZEYNEP.......
''tamam ağlama artık kalk güzelim kalk'' diyen sezenin koluna yapışıp hıçkırıklarım hızlanırken kendimi kapatmak yerine delice ağlamaya başladım.
yorulmuştum, ne yapsam beğenmiyor memnun olmuyordu ne yapsam üzerime gelip bana acı verecek şeyler yapıyordu.
''tamam canım o hep böyledir hadi kalk seni yatıralım'' dedi ve beni zorla yerden kaldırıp yatağa yatırdı. ağlayarak uyumak, son on gündür sürekli ağlayarak uyuyordum ve son on gün önecesine kadar on sekiz yıllık hayatımda ağlamadığım kadar çok ağlamıştım bu on günde.
''bir şey ister misin?'' diyen sezen başımı salladım. ve o kapıdan çıkıp gidince yüzümü yastığa gömdüm ve hıçkırıklarımı susturdum.
''ağlama kızım'' diyen sesle bitkinlikle yine uykuya dalacağımı sanarken duyduğum sevgi dolu sesle yüzümü bastırdığım yastıktan kaldırdım ve yataktan doğruldum.
''sana meyve suyu getirdim istersen ilaç isteyelim rahat uyursun'' dediğinde on gündür etrafımda ki insanları düşündüm, o hariç herkes bana çok iyi davranıyordu özellikle zet.
''onunla konuşacağım kızım ve seni bırakması için onu ikna edeceğim'' dediğinde yaşlı ve yorgun gözlerim umutla parladı ve yatakta daha çok doğruldum.
''söz vermiyorum sadece konuşacağım kızım'' dediğinde elindeki meyve suyunu alıp köz gibi yanan içimi soğutmak için bir dikişte bitirdim.
''hadi bakalım uyu seni ağlarken görmek istemiyorum'' dediğinde birden yerimden doğruldum ve ona sıkıca sarılıp kocaman öptüm.
''iyi geceler destina'' dedikten sonra ışığı kapatıp tam kapıdan çıkacakken
''onu bırakma destina yoksa daha çok düşer ve zaten yanan canı daha çok yanar kızım ne olur onu bırakma'' dediğinde yine göz yaşlarım ben izin vermesem de firar etti gözlerimden,
neden canım acıyor muş gibi hissediyordum, tamam bana fiziksel acı veriyordu ama neden ruhum kıvranıyordu ki.
sabah olmak üzere ama uyku haram gözlerime. içimde bir yangın var sanki dudaklarıma vuruyor ateş içimi kor bir ateş sarmış gibi.
kalkıp mutfağa inip su içmeliydim keşke yanıma alsaydım ama neyse diyerek parmak uçlarımda yavaşça aşağıya inip mutfağa girdim ve ışığın düğmesini aramaya başladı.
''of nerde bu düğme'' derken birden bir çakmağın ucunda ki ateş kısacıkta olsa ortalığı aydınlattı.
geri dön hemen koşarak kaç burdan dedim kendime ama hayır kaçmayacaktım
''ışıklar'' diyen sert sesten sonra ışıklar birden yanınca geçici olarak kör olduğumu sandım ama aydınlığa alışan gözlerim gördükleriyle donup kaldı.
bu adam neden yarı çıplaktı. ve ben celladıma neden hayranlıkla bakıyordum.
offffff kendine gel be aptal o yokmuş gibi davran dedim kendime ve buzdolabına gidip cam şişelerden birini alıp bardak arama zahmetine girmeden şişeyle beraber tam çıkacakken
'' kapılar kapanın'' diyen sesle mutfağın kapısı ben daha ona ulaşmadan kapandı. bu adam sadece insanlara değil herşeye hükmetmeyi seviyordu ve sadece insanlar değil ev bile onun sözüne itiraz edemiyordu. böyle bir teknoloji imkansız sayılırdı ama demekki oluyormuş dedim kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Yürüyen
ChickLitİçimde ki girdap gittikçe büyüyor ve önüne ne çıkarsa yakıp küle çeviriyor. Karşımda ki küçük kiz nasıl bir kara deliğe yakalandığının farkında değil ama öğrenecek. Zeynep Korkmaz. Yıllarca bir gölge gibi izledim onu. Benden çaldığı sevgiyle mü...