~ 12. BÖLÜM ~

3.6K 215 21
                                    

Alya Koçer

" Öldüğüm zaman " dedi gözlerimin içine bakarak. Derin bir nefes alırken sinirle homurdandım.

" Başkasını seviyorum. " dedim yavaşça. Canını yakmazsam peşimi bırakmayacaktı. Kimseyi sevemeyeceğimi biliyordum. Nasıl sevecektim ki? Sevmeyi bilmiyordum? Nasıl sevilirdi en ufak bie fikrim bile yoktu. Gözleri kızgınlıkla açıldığında dikkatle onu izledim.

" Hayır? " dedi daha çok kendiyle konuşur gibi. Ses tonu şaşkındı.

" Git. " dedim sakinlikle. Dişlerini sıktığı çok belli oluyordu. Yavaşça bana döndü.

" Ben seni daha çok seviyorum. " dedi mırıldanarak. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.

" Sen beni sevmiyorsun. Sadece takıntı haline getirdin. " diye gürledim. Sinirli bir nefes alırken bakışları deli gibi etrafımda geziniyordu.

" Bunu sen istedin! Zorla da olsa benim olacaksın! " Sinirleniyordum. Dişlerimi sıkarken ayağa kalktığım gibi yakasına yapıştım.

" Kimle konuştuğunu unutuyorsun! " dedim dişlerimin arasından. Güldü. Kafasını yaklaştırmaya başlayınca kafa attım. Burnunu tutarak geriye sendeledi.

" Bir daha kimle konuştuğunu unutmayacaksın! " deyip kapıdaki Poyraz'ın yanına gittim.

" Götürün şunu! " diye hızla soludum.

Poyraz adamlarıma işaret verirken asansöre ilerledim. Borayı kollarından tutarak ilerletiyorlardı. Aşağıya indiğimde beni görenler başıyla selam verdi. Onlara ifadesiz bakışlarımı yollarken bardan çıkıp arabama bindim. Saat yediye geliyordu. Arabayı çalıştırıp eve sürmeye başladım. Yarın akşam yola çıksak sabaha annemin yanında olurduk.

Eve geldiğimde arabayı park edip eve girdim. Ellerimi silmeyi unutmuştum. Üstüm başım kan içindeydi. Salona gittiğimde Timuçin ve Mert'in konuştuğunu gördüm. Dinlemeye başladım.

" Kullanmıyordur dimi? " dedi Mert. Dinlemeye devam ettim.

" Merak etme. O en ağır içkileri içiyor bir şey olmaz. Uyuşturucu da kullandığı sanmıyorum. " dedi Timuçin tek nefeste. Yanlarına ilerlerken mırıldandım.

" İçmedim " Koltuğa otururken ellerime bakıyordum. İkisininde bana baktığını biliyordum.

" Şerafettin yaptı. " dediğimde Mert'e kaşlarını çattı. Timuçin ise gülüyordu.

" O kim? "

" Kum torbası. " diye cevap verdi gülerken. Gözlerini devirip ayağa kalktım. Merdivenleri hızla çıkıp odama girdim.

" Mert! Çantamı getir! " diye bağırdım odamın kapısından. Tekli koltuğa oturup bilgisayarımı açtım. Mert homurdanarak odama girdi.

" Bu akşam yola çıkıcağız. Benim arabamla. Ankara da birkaç işim var. " dedim bilgisayarımdaki dosyaları incelerken.

" Tamam "

Odadan çıktığında bilgisayarı kapatıp banyoya girdim. Banyo yapıp çıktım. İç çamaşırlarımı giyip yırtık şort ve siyah tişörtümü çıkarıp giydim. Siyah topuklu botlarımı giydim. Saçlarımı kurutma ihtiyacı duymadan taradım. Sırt çantası alıp bilgisayarımı içine yerleştirdim. Siyah bir şal koydum. Telefonumu cebime sıkıştırıp silah odasına gittim. Çantaya üçç tane silah ve beş şarjör yerleştirdim. Botuma soktuğum bıçaklarım dışında üç tanesinide çantaya yerleştirdim. Çantayı kapattım.

Bir silahı belime yerleştirdim. Odadan çıkıp Mert'in odasına girdim. Telefonuyla oynuyordu. Beni görünce kalktı. Baştan aşağıya beni süzdü.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin