~ 45. BÖLÜM ~

2K 101 20
                                    

Media : Alya Koçer

Alya Koçer

Urazla hastaneye gelmiştik. İlk defa adamları yoktu yanında. Anlattığı şeyler ağrıma gitmişti. Ben o kadına ne diyecektim ki? Zaten beni bırakmışlar. Beni görünce düzelmeyecek ki! Koridorda ilerlerken peşindeydim. Arada arkasına bakış atsada onu umursamadım. Bir kapının önünde durduğunda yavaşladım.

" Ona sakın bir şey söyleme! " dedi sertçe. Kaşlarımı çatarak ona diklendim. Derin bir nefes alıp kapıyı açtı. İçeri girdiğinde burnumu gül kokusu doldu. Dudaklarımı yalayıp içeri girdim. Odanın içini tararken gözlerim onunla birleşti. Genç görünüyordu. Kendine baktığı kesindi. Bir şey demeden öylece bize baktı. Uraz hafifçe öksürerek söze girdi.

" A-Anne Alya " deyip gözleriyle beni gösterdi. Sesinin titremesi komiğime gitmişti. Kadının gözleri büyürken elinin titrediğini gördüm. Gözleri dolmuştu. İki gözünden de yaşlar süzülmeye başladığında dudaklarını araladı. Uraz beklentiyle ona bakıyordu.

" K-Kızım? " dedi sorar gibi. Uraz sesli bir şekilde yutkundu. Annesinin yanına gittiğinde annesi gözlerini ona çevirdi. Göz yaşları durmadan akıyordu. Dudağının titrediğini fark ettim.

" K-Kardeşin mi? B-Benim k-kızım mı? " diye kekeledi. Gözlerinden hâlâ inanamadığı belliydi. İçimdeki boşluk hissi geçmedi. Uraz'ın gözleri beni buldu. Sessizce " Defol! " dedi. Ne kadar sessiz söylesede sesi net ve keskindi. Annesi hâlâ şaşkınca bana bakıyordu. Uraz'a bir bakış atıp arkamı dönerek kapıya ilerledim.

" Gitme! " diye bağırdığında kadını umursamadan dışarı çıktım. Uraz ona bir şeyler söylüyordu. Koridorun sonuna geldiğimde boğazımda bir yumru oluşmuştu. Ne kadar yutkunsamda gitmedi. Asansörün düğmesine basıp beklemeye başladım. Telefonumu çıkarıp Poyraz'ı aradım.

" Poyraz ne yapıyorsan bırak ve bara gel. " dedim. Asansör hâlâ gelememişti.

" Tamam patron. " dediğinde telefonu kapattım. Asansörün geldiğini bildiren sesi duyduğumda bakışlarımı telefonumdan kaldırdım. Asansöre binerken Uraz da odadan çıkıyordu.

" Alya! "

Düğmeye bastığımda kapılar kapandı. Girişe geldiğimde asansörden çıktım. Hastaneden çıktığımda arabama ilerledim. Şuan hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Gerçek sandığım anneme benziyordum. Bu nasıl olurdu? Saçlarımız ve gözlerimiz aynıydı. Bu kadınla sadece gözlerimiz benziyordu. Saçları koyu kahveydi. Uraz ona çekmişti. Aynı annesiydi. Arabama bindiğimde kolumdaki bandajlara gözüm takıldı. Bandajlar kırmızının en koyu tonuna bürünmüştü. Hemen arabayı çalıştırdım. Bara gidip her şeyi öğrenmeliydim.

¤

Barın önüne geldiğimde arabamı park edip arabadan indim. Adamlarım bana ve kollarıma kısa bir bakış attıklarında sert bakışlarım onları bulmuştu. Bakışlarını kaçırdılar. İçeri girdiğimde Poyraz hemen yanıma geldi. Bir şey söylemeden ofise çıktım. Bandajı hırsla söküp yenisini taktım. Bardağa viski doldurup içmeye başladım. Bir yudum daha aldıktan sonra Poyraz'a döndüm.

" Uraz Keskin. Abimmiş! Lan Mert benim kardeşim değilmiş?! Merih de! Üvey olan benmişim! Hayatım yalanmış lan?! " diye bağırmaya başladım. Aslında ona araştırmasını söyleyecektim.

Bir yere kadar dayanıyordum. Sinirle bardağı duvara fırlattım. Bardak tuzla buz olurken. Mert ve Merih içeri girdi. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Beni iki saat içinde yıkmayı başarmıştı! Mert'in gözleri dolarken Merihle gözlerim kesişti. Yaşlar sınıra geldiğinde hızla arkama döndüm. Yaşlar yanağımdan süzülürken pencereye yaklaştım.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin